| Orada eski usullere inanan, sessiz kalan ve aileyi ilk sıraya koyan kimseyi bulamazsın. | Open Subtitles | نادر ما تحصل شخص يصدق بالوضع قبل يخلون الوضع هادي والعائله دائما العناية الاولى |
| Neden sizin söyleyeceklerinizi daha iyi duyabileceğimiz sessiz bir yere gitmiyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نذهب الى مكان هادي نستطيع ان نسمع من كلاكما ما تودان قوله ؟ |
| sessiz, sakin bir yer kayda değer bir güvenliği olmayan, sessiz, sakin ve kimsenin umursamadığı bir yer. | Open Subtitles | هذا هو مكان هادي وخالي بدون حراسة تذكر وهذا المكان الهادي والخالي الذي لا يعرف بوجوده أحد |
| Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, Ajan Haddie'ye söyle. | Open Subtitles | ولو أردت شيئاَ فقط أخبري العميل " هادي " |
| Omzuna birinin dokunduğunu hissedersen hayatı için yalvaran Haddie olabilir ve sıradaki de sen olabilirsin. | Open Subtitles | إذا شعرت بالنقر على كتفك، يمكن أن تكون هذه (هادي) تتوسل لاسترجاع حياتها. |
| Mason Heady, Joan Tapford. İkisi de içeride mahsur kalmış. | Open Subtitles | (ميسون هادي) و (جوان تابفورد) الأثنين تم حبسهم بالداخل. |
| Konuşabileceğimiz sessiz bir yere gidelim. | Open Subtitles | لماذا لانذهب إلى مكانٍ هادي لكي نتحدث؟ |
| Her neyse, kış ayları genelde çok sessiz geçer. | Open Subtitles | علي اي حال,. الشتاء هنا يكون هادي |
| - Hafta sonları sessiz oluyormuş. | Open Subtitles | الجو هادي هنا في عطلة الاسبوع |
| sessiz tutun onu başka bir yerde. | Open Subtitles | اجعله هادي في مكانن ما. |
| sessiz olacaksın! | Open Subtitles | خلك هادي |
| Büyük annen senin için yaptı. Babanda ve Haddie'de de böylesi vardı. | Open Subtitles | جدتك صنعته من اجلك والدك كان يملك واحداً مثله، (هادي) كذلك |
| Haddie Mcgonagle. Bir fahişeymiş. | Open Subtitles | (هادي ماكقوديقال) كانت عاهرة. |
| Haddie'nin maçı vardı. | Open Subtitles | -لنذهب -مباراة (هادي ) |
| Mason Heady ve Joan Tapford. | Open Subtitles | (ميسون هادي) و (جوان تابفورد). |