| ...Adalet Mülkün Temeldir prensibine dayanarak, bu mahkemenin sadık kaldığı Hargrove | Open Subtitles | وفقاً لمدير مدرسة (سبلاتو فندمنتو)، ( (كادت أوبس.. يجب أن نطلع على قضية (هارغروف) ضد حكومة (نيويورك) |
| Kaptan Lynn'in söylediğine göre Amiral Wayne Hargrove'ın arkadaşıymış. | Open Subtitles | وفقاً للقبطان (لين)، فإن (رينولدز) كان صديق مقرب للعميد البحري (واين هارغروف). |
| Amiral Hargrove uzakdoğuda USS Blue Ridge gemisinde görevli. | Open Subtitles | (هارغروف) يشرف على عمليات في الشرق الأقصى، على متن السفينة الأمريكية "بلو ريدج". |
| McGee, Amiral Hargrove'ın karısıyla konuşmalıyım. | Open Subtitles | (ماكغي)، أريد التحدث إلى زوجة العميد (هارغروف). أجدها. |
| Ben Tiffany Hargrove. | Open Subtitles | أنا تيفني هارغروف |
| Adayım Bradley Hargrove. | Open Subtitles | خياري هو برادلي هارغروف. |
| Pekâlâ, peki Hargrove Blackgate'de kimlerle zaman geçirmiş? | Open Subtitles | إذن، من الذي زار (هارغروف) في مدته بسجن (بلاكغيت)؟ |
| Hargrove ve adamlarının "HMX" adında bir bileşen oluşturduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أن (هارغروف) ورفاقه صنعوه من مركب يدعى "إتش إم أكس" |
| Hargrove'un Blackgate'e gitmeden önceki telefon kayıtları. | Open Subtitles | اتصالات (هارغروف) وسجلات هاتفه قبل ذهابه للسجن. |
| Sonra da onları tedavi olsunlar diye dışarı yolluyorsunuz ki tam da bu yüzden Hargrove kaçırıldı. | Open Subtitles | لذا أرسلته من أجل العلاج حيث بالضبط، كان يتجه (هارغروف) عندما هرب. |
| Evet, tek sorun şu ki Hargrove bunu bilmiyor. | Open Subtitles | أجل،المشكلةفقط.. أن (هارغروف) لا يعرف هذا. |
| Bu arada, Hargrove kasayı patlatan bombanın kendisinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وحصلت على هذه، (هارغروف) يقول أن القنبلة التي فجرت المال، لم تكن له |
| Rektör Hargrove şimdilik okula gitmek zorunda olmadığımızı söyledi. | Open Subtitles | الرئيسة (هارغروف) قالت أنه ليس علينا حضور الدروس بعد. |
| Adı Ian Hargrove. | Open Subtitles | اسمه (إيان هارغروف) عبقري صانع قنابل |
| Ian Hargrove, gitme zamanı! | Open Subtitles | (إيان هارغروف) حان وقت الرحيل. |
| Adı Ian Hargrove. Klinik olarak akıl hastası. | Open Subtitles | اسمه (إيان هارغروف) مشخص بالجنون |
| Basın da Hargrove'a sokak teröristi diyor. | Open Subtitles | والصحافة تنعت (هارغروف) بإرهابي محلي |
| Bu arada Hargrove'un kardeşi John'ı ve ailesini koruma altına aldım ben. | Open Subtitles | بالمناسبة، شقيق (هارغروف) -وضعته هو وعائلته تحت الحماية . |
| Hargrove işin büyük olduğunu söylemişti değil mi? | Open Subtitles | قال (هارغروف) أنها عملية كبيرة؟ |
| Hargrove davasında iyi iş çıkarmışsınız. | Open Subtitles | أحسنت العمل على قضية (هارغروف) |