| Günaydın White Plains'de bu sabah Bob Hansen ile anketler üzerine konuşacağız. | Open Subtitles | سوف نأخذ سحب هذا الصباح صبتح الخير وايت بلين مع بوب هانسون |
| Hansen'in kulübesinin dışındaki yırtıcı hayvan afişinin orda benimle buluşmalarını söyleyin. | Open Subtitles | أخبرهم أن يلتقوا بي عند الإشارة بجانب مقصورة هانسون |
| Onlara de ki, Jake ve Keir koç Hansen'in kulübesinin oradalar ve yardıma ihtiyaçları var. | Open Subtitles | أخبريهم بأن جيك و كيم عند مقصورة هانسون و يحتاجون المساعدة |
| Hemen dönerim. Bay Hanson'ın çıbanları kurumadan önce kurutmam gerek. Tabii, git. | Open Subtitles | سأعود حالا علي ان اغطي غياب سيد هانسون طبعا , يمكنك الذهاب |
| Columbia Üniversitesi Uygulamalı Matematik bölümünde Rachel P. Hanson Profesörüdür. | Open Subtitles | وهو راشيل بي هانسون الأستاذ للرياضيات التطبيقية في جامعة كولومبيا |
| Şimdi, dikkat çekmek istediğim kişi eski koç, Hensen. | Open Subtitles | الآن هل ذكرت المدرب السابق هانسون |
| Carhartt'nın oğlu Hansen'in kızıyla çıkıyor. | Open Subtitles | إبن كارتر كان يعبث مع إبنت هانسون |
| Tamam, polis memurları oraya vardı, Derek Hansen'ın cesedini buldu. | Open Subtitles | حسناً وصل الضباط ليجدوا " ديريك هانسون " مقتولاً |
| Ben de öyle duydum. Derek Hansen'i öldürürken uykusuz kalmışsın dün gece. | Open Subtitles | " بقيت ساهراً بالأمس لقتل " ديريك هانسون |
| Meğer bu kız dün gece Derek Hansen'ın evindeymiş. | Open Subtitles | تبين أن الفتاة في قائمة " هانسون " المنزلية |
| Bu son günlerde Auggie'nin eski kız arkadaşı Helen Hansen'le ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | آخر الأيام علمت ما يكفي " عن خطيبة " أوجي " السابقة " هيلين هانسون |
| Petter Hansen, neredeyse birbirlerini öldüreceklerini söyledi. | Open Subtitles | هانسون قال أنهما كادا أن يقتلا بعضهما |
| Birini arıyorum. Annalise ya da Anna-Lisa Hansen. Evet. | Open Subtitles | أنا أبحث عن شخص اسمه (أناليز) أو (أناليزا هانسون) |
| Hansen binasındaki metallerle aynı mesafede. | Open Subtitles | هذا هو الحد من المخلفات المعدنية المرئية في مبنى (هانسون) |
| Dominic, Hansen bombasını patlatmak için kullanılan alet bu. | Open Subtitles | (دومينيك)، هذا هو نوع الجهاز الذي إستخدم لإطلاق قنبلة (هانسون) |
| Hansen'in kızı öldü. | Open Subtitles | إبنت هانسون و التي ماتت |
| Jaynie Hansen'nın ölümü... | Open Subtitles | موت جيني هانسون |
| Bu arada Dedektif Hanson rahatsızlığınız için ayaklı masa öneriyorum. | Open Subtitles | أوه، بالمناسبة، محقق هانسون قد تفكر في مكتب دون كرسي |
| Ve daha sonra Hanson Robotics'i, bu tip şeyleri kitleler için geliştiren firmayı kurdum. | TED | وبعد ذلك أنشأت هانسون للروبوتات، التي كانت تطوّر هذه الأشياء للتصنيع الشامل. |
| Billy Hanson burada yaşıyordu. | Open Subtitles | انسة ديفو لقد علمت ان بيلي هانسون كان يعيش هنا |
| Randy ve ben, komşularımız Brett ve Tiffany Hensen'ı çok kıskanırdık, çünkü aileleri onları harika tatillere götürürdü. | Open Subtitles | كنت أغار أنا و (راندي) دائماً (من جيراننا (بريت) و (تيفاني هانسون لأنّ والديهما كانا يأخذانهما في إجازات جميلة |
| - Hanson'ı gördüm. Onu gördüm ve Evans'ı öylece bırakıverdim dostum. | Open Subtitles | لقد رأيت هانسون وتركت ايفانز كأنه لم يكن موجودا |