| Bu enerjimizi ve sahip olduğumuz Bu öfkeyi alıp sahada onların canına okumak için kullanacağız. | Open Subtitles | سنأخذ هذه الطاقة التي لدينا و سنأخذ هذا الغضب الذي لدينا و سنضرب مؤخراتهم عندما يحتسب ذلك، بالملعب | 
| Bizi birleştiren öfkeyse o zaman Bu öfkeyi kazanmak için kullanalım çocuklar. | Open Subtitles | حتى إذا غضب يوحدنا، لذلك دعونا استخدام هذا الغضب للفوز ، والأطفال! | 
| - Sanırım şarabın yerine Bu öfkeyi şişeleyip içebiliriz. | Open Subtitles | ربّما يمكننا تعبئة هذا الغضب في قارورة ونحتسيه عوض النبيذ | 
| Ama bu öfkenin bir kısmı yanlış yönlendirilmiş değil mi sence? | Open Subtitles | لكن , في الحقيقة ليس بعض هذا الغضب في مكانه الصحيح ؟ | 
| Ve bunu düzeltmek için yapabileceğin şeyler olduğunu bilerek bir saniye daha fazla yaşamak zorunda olursan bu öfkenin seni içten içe yakacağından korkuyorsun. | Open Subtitles | وتخشى أن يقوم هذا الغضب بتدميركَ لو تحتم عليكَ العيش للحظة واحدة وأنتَ تعلم أنّه بإمكانكَ فعل شيء لإصلاحه. | 
| bu öfke, son ABD başkanlık seçimlerinden beri hissettiğim bir şey | TED | هذا الغضب هو شعور ظللت أتجرعه منذ انتخابات الرئاسة الأمريكية الأخيرة. | 
| Bütün o öfkeyi gözden geçirebileceğin huzurlu bir yere ihtiyacın var. | Open Subtitles | أنتي فقط تحتاجين إلى مكان آمن حيث يمكنكي من خلاله حفر كل هذا الغضب | 
| Bu öfkeni o beş adamı öldürmek için sakla. | Open Subtitles | وفر هذا الغضب والجنون لقتل هؤلاء الخمسه | 
| -Eğer Bu öfkeden kurtulmak istiyorsan. | Open Subtitles | إذا أردت أن تتخلص من هذا الغضب | 
| Bu kızgınlık, hastaların daha odana girmeden önce de vardı. | Open Subtitles | لديك هذا الغضب قبل أن يدخل هؤلاء المرضى لمكتبك | 
| - Tabii ki de sinirlendim. - Bu öfkeyi içinde sakladın. | Open Subtitles | بالطبع كنت غاضبة هل أبقيتِ هذا الغضب بداخلك؟ | 
| Ama seksizm, zorbalık, çevresel yıkım, bunlar gerçek, bunlar korkutucu ve düzeltmenin tek yolu da ilk önce öfkelenmek ve Bu öfkeyi başkaldırıya çevirmek. | TED | لكن العنصرية والتحيز الجنسي والتنمر وتدمير البيئة، تلك الأشياء حقيقة ومريعة، والشيء الوحيد لإصلاحهم هو أن نغضب أولاً وتحويل هذا الغضب لمقاومة. | 
| Evet, işte bu. İşte bu. Bu öfkeyi koru. | Open Subtitles | نعم ، هكذا حافظي علي هذا الغضب | 
| Ve Bu öfkeyi geç gelerek ifade ettin. | Open Subtitles | و أنك أبديت هذا الغضب بقدومك متأخرة | 
| Güzel! Bu öfkeyi kullanabiliriz. | Open Subtitles | هذا جيد يمكننا استخدام هذا الغضب | 
| bu öfkenin bedelini ödeyen sadece ben olmam. | Open Subtitles | لن أكون وحدي من سيتحمل عواقب هذا الغضب | 
| Seni zorlayan bu... öfkenin herkesi öldürdüğünde, biteceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هذا الغضب... هو ما يقودك أتعتقد أنك لو قتلتهم جميعا سوف يذهب بعيداً؟ | 
| Bu intikam eylemini açıkça uygun bulmasam da, böyle bir anda sanırım hepimiz bu öfkenin doğal ve anlaşılabilir bir tepki olduğunu kabul edebiliriz. | Open Subtitles | و بينما أشجب هذا العمل الإنتقامي بلا تحفظ, فأني أعتقد أننا كلنا نثمن, أن هذا الغضب هو ردة فعل طبيعية و متفهمة في هذا الوقت | 
| Bu, öfke ve hoşnutsuzluğa yol açıyor, özellikle de İslam toplumlarında. | TED | ولّد هذا الغضب والاستياء وخاصة في المجتمعات الإسلامية | 
| Ama aslında bu öfke beni babamın hikayesine bağlı tuttu. | TED | لكن في الحقيقة، هذا الغضب جعلني مرتبطة بقصة أبي. | 
| Birini kaybediyorlar, kendilerini kaybediyorlar. Bu yüzden de buraya gelip o öfkeyi atıyorlar. | Open Subtitles | إن خسروا عزيزًا، يخسرون أنفسهم، لهذا يأتون هنا للتخلّص من هذا الغضب. | 
| - Bu öfkeni al ve yiğitliğine dönüştür. | Open Subtitles | - خذ هذا الغضب وحوله إلى شجاعة | 
| Bu öfkeden kendimi nasıl arındırabilirim? | Open Subtitles | كيف اخلص نفسي من هذا الغضب ؟ | 
| Eğer dışarı vermezsen Bu kızgınlık seni içten içe yiyip bitirecek. | Open Subtitles | لكن هذا الغضب سوف يؤلمكِ، لو لم تقومي بنسيانه. | 
| o öfke yüzünden beni bu kahrolası yere tıkmalarına izin verdin. | Open Subtitles | تركتهم يضعونني في هذا المكان المزري بسبب هذا الغضب |