| Bak şimdi şöyle yapacaksın. bu silahı alıp kıça gideceksin. | Open Subtitles | هذا ماأريدك أن تفعله خذ هذا المسدس وارجع لمؤخرة المركب |
| Hepsi bu kadar teşekkürler. Sayın Yargıç, size bu silahı göstermek istiyorum. | Open Subtitles | هذا كل شيء، شكرا لك فضيلتكم، اود ان اعرض عليكم هذا المسدس |
| Bu silah kesin işini görür, eğer nişan alırken destek alabilecek bir çit bulabilirsen! | Open Subtitles | انه سيفي بالغرض لو وجدت من تبارزينه عندما تصوبي هذا المسدس نحوه |
| Çok güzel, bana başka seçenek bırakmadın. Bu silah ketçapla dolu. | Open Subtitles | حسناً ، لم تدع أمامي خيار هذا المسدس مليء بالكاتشب |
| Eğer sizi daha rahat ettiriyorsa o silahı bana doğrultmaya devam edin lütfen. | Open Subtitles | الآن أنتِ حرة بإبقاء هذا المسدس موجهاً علي لو جعلكِ تشعرين براحة اكثر |
| Sen dümende kal. Bir dakika. şu silahı ver. | Open Subtitles | كن متأهبا عند عجلة القيادة انتظر، أعطني هذا المسدس |
| Bu siber olaylarını anlamıyor olabilirim ama şunu biliyorum ki O silah olmadan... | Open Subtitles | ربّما لا أفهم الإلكترونيّ أو أيّما يكُن، لكنّي أعلم أنّك بدون هذا المسدس |
| Bu insanlara verdiğin onca sözlere rağmen Meisner'in dükkanına zorla girip bu silahı çaldın. | Open Subtitles | بالرغم من وعودك لكل هؤلاء الناس .. مع ذلك اقتحمت متجر خردوات ميزنر وسرقت هذا المسدس |
| Hepsi bu. Silahı bana ver. Sorduğun adam. | Open Subtitles | هيا اعطني هذا المسدس الرجل الذي سألت عنه |
| Başka bir şehre tayin isteyin ve de bu silahı nehre atayım. | Open Subtitles | انتقل إلى مدينة أخرى وسأقوم برمي هذا المسدس في النهر |
| Bu silah seni daha çocukken yetim bırakan... kafir polis memuruna ait. | Open Subtitles | هذا المسدس يخص ضابط البوليس الكافر الذي يتمك في طفولتك |
| Yardım! Bu silah sadece sabun köpüğü fırlatıyor. | Open Subtitles | يالهي ، النجدة جل مايفعله هذا المسدس هو اطلاق الفقاعات |
| Üzgünüm, Bu silah koca delikler açıyor, bu yüzden fazla zamanın yok. | Open Subtitles | عذراً، هذا المسدس يتسبب في ثقوب كبيرة، لذا ليس أمامكِ الكثير |
| o silahı sana geri veririm, böylece senin başın da belaya girmez, Dal. | Open Subtitles | سأرجع لك هذا المسدس لن تدخل في اي مشكلة, دال |
| Kimse sana zarar vermeyecek. o silahı yere bırak. Yere bırak. | Open Subtitles | لقد ذهبوا، لن تُصاب ضع هذا المسدس للأسفل |
| Tamam. Ver şu silahı bana. | Open Subtitles | هيا اعطني هذا المسدس الرجل الذي سألت عنه |
| O silah, gerçek isimlerimize kayıtlı! - Bunu öğrenecek olurlarsa.. | Open Subtitles | هذا المسدس مرخّص بإسمنا الحقيقي .. إن تعقّبوه إلينا |
| bu tabancayı ve bu yağmurluğu tanırsın. | Open Subtitles | هل تعرف هذا المسدس وهذا المعطف الواق من المطر؟ |
| Bu silaha asla dokunmayacağına dair söz ver bana. | Open Subtitles | عدني بألاّ تلمس هذا المسدس أبداً |
| Bu gece sizlere bu silahla ve sıradan bir adamın 24 saatte onunla neler yaptığına dair bir hikâye anlatmayı planladık. | Open Subtitles | الليلة, سوف نروى لكم قصة عن هذا المسدس وماذا فعل به انسان عادى فى خلال 24 ساعة |
| Ne, bu silahın bir adamın göğsünü delebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا، تعتقدي هذا المسدس يمكن أن يُصيب خلال صدر رجل؟ |
| Bu silahta şimdi üç yaşam, üç ölüm var. | Open Subtitles | هذا المسدس الأن يخمل ثلاثة موت وثلاثة حياة. |
| - Karavanında buldukları silah bu. | Open Subtitles | هذا. هذا المسدس الذي عثروا عليهِ بالمقطورة. |
| O tabanca, tüm efsanesinin en ünlü biricik simgesiydi. | Open Subtitles | اعنى, ان هذا المسدس هو اشهر رمز وقطعة فى كل هذه الأسطورة |
| Her şeyi öldürebilen bir silah. Sadece 4 kurşun kaldı. | Open Subtitles | هذا المسدس يمكنه قتل أيّ شئ و تبقى 4 رصاصات |
| bu silahtan kimseye bahsetmek yok, yemin ediyor musun? | Open Subtitles | لا تخبراحد انى حصلت على هذا المسدس هل تحلف ؟ |
| o silahla çok endişelisin. | Open Subtitles | لعلك متلهف لاستخدام هذا المسدس |