| Ama tek ortak noktaları bu değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليسَ الشئ الوحيد الذي يشتركونَ بهِ |
| Evet söylediği bu ancak yaptığı şey bu değil. | Open Subtitles | نعم هو يقولُ هذا , ولكنّ هذا ليسَ ما يفعله. |
| Hayır, bu da güzel olurdu tabii ama öncelikli amacım bu değil. | Open Subtitles | سأكونُ سعيدةً إن كانَ بإمكانكِ عرضه ولكن هذا ليسَ هدفي تحديدًا |
| Burası Bur ger Kine değil. Bu şekilde yapamazsın. | Open Subtitles | هذا ليسَ مَطعَم بيرغَر كينغ لا يُمكنكَ أن تفعَلَ ذلكَ على طريقتِك |
| Şirket mücadelesi falan değil bu, iflas edeceğiz. | Open Subtitles | .إنّ هذا ليسَ صراعٌ على السلطة .سنكونُ عاطلين عن العمل |
| Bu senin ailenle ilgili değil, o yüzden onları istediğin köşeye sıkıştır ama yaptıkları şeyi itiraf etmeyi reddettiklerinde bu işi mahkemeye taşıyamazsın. | Open Subtitles | وإن هذا ليسَ بشأنِ والديك، لذا إفعل ماتشاء بهم، لكن عندما يرفضون الإعتراف بما فعلوا، |
| Sorduğum sorunun yanıtı bu değil. | Open Subtitles | هذا ليسَ الجواب للسؤال الذي طرحتهُ |
| - Hepsi bu. - Hepis bu değil. | Open Subtitles | وهذا كل مافي الأمر - هذا ليسَ كل مافي الأمر - |
| Doğru düşünce bu değil, anne. | Open Subtitles | هذا ليسَ تفكيرٌ صائب يا أمّاه. |
| Doktorluk bu değil! | Open Subtitles | هذا ليسَ لهُ علاقة بالطبّ. |
| Demek istediğim bu değil. Evet, öyle. | Open Subtitles | هذا ليسَ ما قلتهُ |
| Hayır, istediğin bu değil. | Open Subtitles | لا هذا ليسَ ما تريده |
| Ayrıca konumuz bu değil. | Open Subtitles | ) أتعلمين؟ ، هذا ليسَ حول ذلك، هذا ليسَ حول ذلك. |
| bu değil senin işin. | Open Subtitles | هذا ليسَ عمَلُك |
| - Benim uzmanlık alanım bu değil. | Open Subtitles | هذا ليسَ مجال خبرتي. |
| - Hayattaki en büyük amacım bu değil. | Open Subtitles | .إنّ هذا ليسَ من طموحِ حياتي |
| Potcheen filan değil bu. Bildiğin akü asidi. | Open Subtitles | هذا ليسَ بوشين بل إنه حمض البطاريات |
| Yarış değil bu. Yarış değil. | Open Subtitles | هذا ليسَ سِباقاً، إنَّـه ليسَ سِباقاً. |
| Bu iyilik isteme değil. Bu senin lanet olası işin. | Open Subtitles | .إن هذا ليسَ معروفًا , إنهُ عملك اللعين |
| Umurumda değil. Bu doğru değil. | Open Subtitles | لا يهمني، هذا ليسَ صحيحاً |
| Mesele şu ki Pablo, bu bir cevap değil bu sadece bir silah. | Open Subtitles | الأمر يا (بابلو) أنَ هذا ليسَ جواباً كما أنَ هذا ليسَ سِلاحاً |
| Çocuğum bu kiminle yatmak istediğimle ilgili değil. | Open Subtitles | ياصغيري , إن هذا ليسَ بشأنِ عمّاأريدأن أناممعه . |