| Ben emekli olunca, beni burada göremeyecekler, orası kesin. | Open Subtitles | عندما أُحال إلى التقاعد فلن يروني هنا أبدا، هذا مؤكد |
| Kedi gözümüzün önünde kayıplara karıştı, orası kesin. | Open Subtitles | حسنا، القط تم سحبة في منظر لأربعة عيون هذا مؤكد. |
| Ama ormanda sürünmekten bahsetmeyi unutmuşlar, orası kesin. | Open Subtitles | انهم لا يقولون شيئا بالنسبه الى هذا هذا مؤكد |
| bu kesin, efendim, ama göstericilerle polisin suç ortaklığı kesin. | Open Subtitles | هذا مؤكد يا سيدى لكن تواطؤ البوليس مع المتظاهرين شئ مؤكد |
| Kimse orman içi sızmadan bahsetmemişti bu kesin. | Open Subtitles | انهم لا يقولون شيئا بالنسبه الى هذا هذا مؤكد |
| Evet, bu adamların çoğu çiftleşemez. Buna eminim. | Open Subtitles | أجل، سأخبركِ، لا أحد من هؤلاء الناس سينجح هذا مؤكد |
| Kesinlikle öyle. | Open Subtitles | - نعم، هذا مؤكد |
| Gerçek dünyadan çok da uzak değilsin, orası kesin. | Open Subtitles | أنت لم تبتعد أكثر من ذلك عن العالم الحقيقي, هذا مؤكد |
| Kesinlikle dünyadaki en düzenli çocuk değil, orası kesin. | Open Subtitles | , من الواضح أنه ليس أنظف شاب في العالم هذا مؤكد |
| Bu, senden ve benden çok daha uzun zamandır burada, orası kesin. | Open Subtitles | كان موجوداً قبل فترة أكثر بكثير من وجودنا أنت و أنا. هذا مؤكد. |
| Pek sanat ödülü almaz orası kesin. | Open Subtitles | ,لن يفوز بأي من جوائز الفن التشكيلي و هذا مؤكد |
| Evet, bilgisayarlardan anlarım. orası kesin. - Soru. | Open Subtitles | حسناً , انا اعرف طريقي حول الكمبيوتر , هذا مؤكد |
| İşe yaramaz kardeşlerimden çok daha iyiydim, orası kesin. | Open Subtitles | لقد فعلت أفضل بكثير مما فعله إخوتي , هذا مؤكد |
| Çok fena tekmeliyor, orası kesin. Neyse. Doktor iyi ki ayrılmadı. | Open Subtitles | نعم، انها تقوم بالركل بشدة بالداخل، هذا مؤكد على ايٍّ، انا فقط ممتنٌ ان الطبيب بقي بالقرب |
| Kimsenin aşkımdan boğazımı deşmesini istemedim yani orası kesin. | Open Subtitles | لم أعرف حباً كنت أريد أن يقطع أحد حنجرتي بسببه، هذا مؤكد |
| İnanç kalbini güçlendirecek, zayıf bir ihtimal olsa da... en azından bu kesin. | Open Subtitles | القلب المخلص هو من سيمنحك القوة على الأقل هذا مؤكد |
| Bağdat'ın elinde halihazırda aktif olan kimyasal ve biyolojik silah var, bu kesin. | Open Subtitles | إن بغداد لديها أسلحة بيولوجية و كيماوية نشطة حاليا ، هذا مؤكد |
| Bu torbaya tek başına giremez. bu kesin. | Open Subtitles | . انها لم تقيد نفسها فى هذا السيرير اللعين . هذا مؤكد |
| Evet senin özel yeteneklerin ilişkimizde önemli bir yer tutuyor bu kesin. | Open Subtitles | أجل، لقدراتك الخاصة، دور أساسي في علاقتنا. هذا مؤكد. |
| Tam zamanında geri dönmüşüm. Burada huzura ihtiyacımız var, bu kesin. | Open Subtitles | لحسن حظي وصلت بالوقت المناسب - يلزمنا أستقرار هنا, هذا مؤكد - |
| - Buna eminim | Open Subtitles | هذا مؤكد |
| Kesinlikle öyle. | Open Subtitles | هذا مؤكد. |