| Fakat birçok kadın için, durum böyle değil. | TED | ولكن ليس هذا هو الحال بالنسبة للعديد من النساء. |
| İnsanlar flörtten rahatsız olmadıklarını söyleseler bile durum böyle görünüyor. | TED | يبدو أن هذا هو الحال حتى عندما يبلّغ الناس عن عدم انزعاجهم من المغازلة. |
| Ve bu da kesinlikle mümkün. Eğer durum bu ise, o zaman sanırım, daha uzun bir süre geleneksel oto koltuklarından vazgeçemeyeceğiz demektir. | TED | وهذا ممكن تماما. وإذا كان هذا هو الحال ، ثم أعتقد نحن عالقون مع مقاعد السيارة التقليدية لفترة طويلة قادمة. |
| Hepsi için çok berbat olmalı ama durum bu. | Open Subtitles | حسناً، لابد إن ذلك كان مُفزعاً بالنسبةِ لهم جميعاً لكن هذا هو الحال |
| Salak doktor, dinle beni. Bu, böyledir. | Open Subtitles | دكتور اسمعني هذا هو الحال |
| Bu böyledir. Kendi başıma iyiydim, Max. | Open Subtitles | هذا هو الحال فحسب لقد كنتُ بخير بمفردي يا (ماكس)، كنتُ بخير |
| - durum buysa bayağı yüksek bir yerden düşmüş olmalı. | Open Subtitles | حسنا , اذا كان هذا هو الحال فعليه ان يكون سقط من مكان مرتفع جدا |
| Gerçekte, hepimizin her an içinde olduğu durum budur. | TED | لكن في الواقع، هذا هو الحال الذي نحن فيه طوال الوقت. |
| En derin bölmedeki bu harika resimlerle ilgili durum böyle. | Open Subtitles | هذا هو الحال مع هذه اللوحات الرائعة للغاية |
| Aptalca bir şey ama durum böyle. Benim sorunum değil. | Open Subtitles | -هذا " غباء " أنا أعرف ، ولكن هذا هو الحال |
| Ve gerçekte durum böyle değildir. | TED | لكن ليس هذا هو الحال فعلًا. |
| durum böyle işte. | Open Subtitles | لكن هذا هو الحال |
| durum böyle işte. | Open Subtitles | هذا هو الحال |
| Gidecek yer yok, Tarık. Güvenli bir yer, yüksek bir yer yok, durum bu! | Open Subtitles | ليس هناك طريق طارق ، لا منطقة آمنة ، لا توجد اراضي مرتفعة ، هذا هو الحال |
| Bu sinir bozan semptom curcunasının nedeninin vücudunuzu saran bir enfeksiyondan kaynaklandığını varsaymak mantıklıdır. Fakat gerçekten de durum bu mu? | TED | من المنطقي أن تفترض أن هذا المزيج البائس أو التعيس من الأعراض ما هو إلا دلالة لنتائج العدوى التي تطارد وتهاجم جسمك، ولكن هل هذا هو الحال فعلاً؟ |
| Değil mi? durum bu değil. | TED | أليس كذلك؟ ليس هذا هو الحال. |
| Bu böyledir. | Open Subtitles | هذا هو الحال . |
| Tamam durum buysa, neden bizden kaçtın? | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الحال لماذا قمت بالهرب عندما اقتربنا منك؟ |
| Ve eğer durum buysa, sana yalan söylemesinin bir nedeni olmalı ve bizim bu nedeni öğrenmemiz gerek. | Open Subtitles | و إذا كان هذا هو الحال ، يجب أن يكون هناك سبب لماذا كان يكذب ونحتاج لأن نكتشف ماهو السبب ؟ |
| Bu çok aptalca geliyor ama durum budur. | TED | يبدو الأمر عقيماً، لكن هذا هو الحال. |