| Çabuk! Bay Boodman, Bu yetim işi bir son bulmalı! | Open Subtitles | سيد بودمان، شغل الايتام هذا يجب أن يقف عند حد |
| O zaman Bu en başarısız baştan çıkarma olarak tarihe geçmeli. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذا يجب أن يسجّل كأكثر إغراء فشلاً في التاريخ. |
| Sadece bir şeyi unutmadığımıza emin olmak istiyordun, çünkü Bu iş yürümeli. | Open Subtitles | أحببت فقط الإطمئنان أننا لم ننسى شيئا، لأن هذا يجب أن ينجح |
| - Hallederim ben Bunu. - Akşam 5'e kadar bitmesi lâzım. | Open Subtitles | يمكنني التخلص من هذا يجب أن يتم الإنتهاء منه عند الخامسه |
| Bence Bu konuda endişelenmemiz lazım, özellikle de şu anki eğitim nüfusumuzda uykunun yerini düşünürsek. | TED | أعتقد أنَّ هذا يجب أن يكون مقلقًا، إذا أخذنا بعين الاعتبار ما يحدث للنوم في البرامج التَّعليميّة حاليًّا. |
| Merak ediyorum çünkü Bunu nasıl yapacağını bilmiyorum. Sana Bunu gerçekten sormam gerek. Bu işi nasıl yapacaksın? | Open Subtitles | أنا فقط أشعر بالفضول لمعرفة كيف تفعل هذا يجب أن أسألك هذا |
| bunun, geçiş sıcaklığını, üzerinde çalışabileceğimiz bir dereceye getirmesi gerekiyor. | Open Subtitles | هذا يجب أن يغير وصلة الحرارة لشيء يمكننا العمل عليه |
| Bir hata olmalı. Bu fotoğraf daha önce de vardı. | Open Subtitles | هذا يجب أن يكون خطأ كان عندنا هذا قبل ذلك |
| Bu işi bitirmek istiyorsak Bu adamların kim olduğunu öğrenmek zorundayız. | Open Subtitles | اذا كنا سننهى هذا يجب أن نعرف من هم هؤلاء الرجال |
| Bu demek oluyor ki testlerini geçtim ve beni aralarına almak istiyorlar. | Open Subtitles | هذا يجب أن يعني مررت الاختبار وانهم يريدون لي للانضمام الى صفوفها. |
| İnsanların %98 i normal uygulamanın Bu şekilde olması gerektiğini ve işlerin Bu şekilde yürümesi gerektiğini düşündü. | TED | تسعة وثمانين بالمئة ظنوا حقيقة أن هذا يجب أن يكون إجراء روتيني، و أنه هكذا يجب أن تتم الأمور. |
| UBV'de en önemli şeyin Bu olduğunu söyleyen insanlar var. | TED | هناك أناس في مؤسسة العلوم الوطنية يجب عليهم أن يقولوا أن هذا يجب أن تكون له الأولوية. |
| Fakat Bu her büyük kararda uygulanmalı. | TED | لكن هذا يجب أن ينطبق على كل قرار مهم نتخذه |
| Oğlandı ve onu öldürttüm çünkü Bu artık bir son bulmalı ! | Open Subtitles | كان ابننا و كان على أن أقتله لأن كل هذا يجب أن ينتهى |
| Oğlandı ve onu öldürttüm çünkü Bu artık bir son bulmalı! | Open Subtitles | كان ابننا و كان على أن أقتله لأن كل هذا يجب أن ينتهى |
| Bu durum bir şekilde sona ermeli diye düşünüyorduk. | Open Subtitles | لقد شعرنا جميعاً بالفعل أن كل هذا يجب أن يتوقف |
| Ama biliyorum ki Bunu atlatmak için o ringe geri dönmen gerekiyor. | Open Subtitles | ولكني أعلم أنه لكي تتخطى هذا يجب أن تعود مجددًا إلى الحلبة |
| Aslında bunun 2 dolar eksik olması lazım, ama Bu kez sana izin vereceğim. | Open Subtitles | هذا يجب أن يخصم دولاران ، لكن سندعكِ تذهبين هذه المرة. |
| Bu formları doldurmadan birkaç soru sormam gerek. | Open Subtitles | حسناًً قبل أن تكتبوا هذا يجب أن اسألكم بعض الاسئلة؟ |
| Ve bunun için de düşmanını iyi tanımalısın. Burayı kim kontrol ediyor? | Open Subtitles | ،ولأفعل هذا يجب أن أعرف عدوي من يتحكم في هذا الأمر ؟ |