| O yazılar yüzünden seni buraya getirmek uğruna hayatımın yarısından vazgeçtim. | Open Subtitles | بسبب هذهِ المنحوتات ضحيت بنصف حياتى ، لآتي بكَ إلى هنا. |
| O yüzük sadece insanlar üzerinde çalışır. Görsel ikiz doğaüstü bir olaydır. | Open Subtitles | هذهِ الخواتم تعمل مع البشر وحسب، أما النظيرة فهي كيان خارق للطبيعة. |
| CA: Peki. Stuart, sadece şunu söyleyebilirim. Umarım Bunu hepimiz için çözebilirsin. | TED | ك. أ: حسناً، أودُّ أنْ أقولَ بأنّني أتمنّى حقّاً أنْ تخترعَ هذهِ الأشياء لنا قريباً |
| Ramiz, zirveye katılmamasına rağmen oradaki delegelere Şu mesajı iletti. | Open Subtitles | الجنرال رامز لن يذهب للمؤتمر, لكن لديهِ هذهِ الرسالة للمفوضين |
| Tüm Bunlar kendi programını yaratıp yapmanı son derece pahalıya mal edecek. | Open Subtitles | ،كل هذهِ الأمور تضيف إلى كلفة الأنتاج عمل برنامجكِ الخاص مكلفٌ جداً |
| "Fakat Burası benim evim, ve burada istenmiyorsun." demen yeterli | Open Subtitles | ، لكن هذهِ هي حياتي و أنت غيرُ مرحباً بها |
| Burada böyle bir olayın olacağı kimsenin aklının ucundan geçmezdi. | Open Subtitles | لا يمكن أن تتوقعي مثل هذهِ الأمور بأن تحدث هنا |
| Sadece mutlu, önemli anlarda değil, Bunun gibi önemsiz zamanlarda bile. | Open Subtitles | ليس فقط قضاء الاوقات السعيدة لكن فقط اللحظات البسيطة مثل هذهِ |
| - Bu odayı bir resimden biliyorum. | Open Subtitles | لقد تعرَّفتُ على هذهِ الغُرفة من صُّورةٍ ما. |
| Normal hayatlar... Bu bir rüyadır. Sen onu, O seni seviyor. | Open Subtitles | فرد كل بها يحلم التي الحياة هذهِ تحبك وهيَ تحبها أنت |
| - Zerre delil olmadan O cinayetleri üstüme atanlar da polisti. | Open Subtitles | الشرطة الذينَ اثبتوا كل هذهِ الجرائم ضدي من دونِ دليلٍ يذكر |
| Üzgünüm, sanırım bu da insanın her şeyin anlamını sorguladığı O günlerden biri. | Open Subtitles | انا آسف ، إنهُ أحد هذهِ الأيام حيثُ تتساءل ماذا يعني كل ذلك |
| Afrika menekşesi. Bunu edinmenin ne kadar zor olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | نبتة البنفسج الإفريقية هذهِ كان الحصول عليها صعباً جداً |
| Bu hikayeyi şimdi mi uydurdun, yoksa hep Bunu mu anlatıyorsun? | Open Subtitles | هل إبتكرتَ هذهِ الكذبة الآن ام تستخدمها طيلة الوقت؟ |
| Karım, huzur içinde yatsın, hep Bunu pişirirdi. | Open Subtitles | زوجتي ، رحم الله روحها لقد كانت تصنع هذهِ طوال الوقت |
| Şu an kızı halkın içine sokmanın pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد بأنها فكرة جيدة بأن نُرجع هذهِ الفتاة الأن للمجتمع المُتحضر |
| Ki hayatının Şu döneminde kayda değer hiç bir şey başarmış değilsin. | Open Subtitles | في هذهِ المرحلة من حياتك لا تستطيع إنجاز أي شيء في حياتك |
| Vay canına. Bunlar üzerinde çalıştığım yeni yük arabası modeli için harika. | Open Subtitles | هذهِ ستكون مناسبة جداً لنمط العرببة التي أعمل على صنعها. |
| On üç yaşında olduğunu sanıyordum. Burası küçük bir çocuğun odası gibi. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّها في الـ 13 من عمرها تبدو هذهِ كغرفة أطفال صغار |
| Evet. Ayrıca, seni asla böyle aptal bir rekabet uğruna sırtından bıçaklamazdım. | Open Subtitles | علاوة على أنّني لنّ أطعنكِ في ظهركِ، من أجل هذهِ المنافسة السخيقة. |
| İncelemelerime göre, Bunun bir cinayet olayı olduğunu ortaya çıkarıyorum. | Open Subtitles | مِن خِلال قوة أنتباهي، توصّلت أنّ هذهِ القضية جريمة قتل |
| - Bu iş sonsuza kadar sürmeyecek, Pete. TGS'in en fazla iki yılı daha var. | Open Subtitles | هذهِ الوظيفة لن تدوم الى الأبد سوف تدوم سنتين على الأكثر |
| Bunları oluşturmak üç buçuk haftayı buluyor. Ve dosya boyutları da ortalama olarak 4 gigabaytı buluyor. | TED | نحتاجُ عادةً حوالَيْ ثلاثةَ أسابيعَ لدمجِ هذهِ الصّور ويكونُ حجمُ ملفِّ التخزينِ النهائيّ حوالي 4 غيغا بايت. |
| Daha da kötüsü bu cenahta başka bir fahişe olması. | Open Subtitles | كلا,السيء للغاية هو أنه لاتوجد عاهرة أخرى في هذهِ القذارة |
| Demek üniversite böyle bir yer. Galiba çok şey kaçırmamışım. | Open Subtitles | إذن هذهِ هيَ الكُلية أظنّ أنّ ، لم يفوتنى الكثير. |
| Onu bu önemsiz işte görmek size bir şeyler düşündürdü mü? | Open Subtitles | هل معرفتك بأنه يشتغل هذهِ الوظيفة الدنيئة يجعلك تفكر في شيء؟ |