Peki bu dört etken neydi: Çocukların hayatta kalması gerekli, çocuklar iş gücü olarak kullanılmamalı, kadınlar eğitilmeli ve iş hayatına katılmalı ve aile planlaması hizmetlerinin erişilebilir olması. | TED | وبالتالي ما هو عليه، هو هذه الأربعة: الأطفال ينبغي أن يبقوا على قيد الحياة، لا ينبغي أن نحتاج الأطفال للعمل، وينبغي تعليم النساء وضمهم إلى قوة العمل وتنظيم الأسرة ينبغي أن يكون متاحاً. |
bu dört kişi grupta hizip oluşturdu. | Open Subtitles | هذه الأربعة يمثّل a الإنشقاق الديني في المجموعة. |
Ama bu dört gemi, devirlerinin Titanik'leriymiş. | Open Subtitles | كلا لا يوجد سجلات لمعظم رؤوس التماثيل لكن هذه الأربعة سفن كانت تايتانيك " في عصرها " |
Yani kabaca bu dört neden, demokratik kültürün, sadece siyasi bir seçenek olarak değil, uygar bir seçenek olarak da yayılmasını çok daha zor hale getiriyor. | TED | لذلك هذه الأربعة أسباب تقريبأ تمثل صعوبة أكثر أمام ثقافة الديمقراطية لتنتشر كإختيار مُتحضر ، وليس فقط مجرد إختيار سياسي . |
İşte, bu dört karakter bu oyunumdan alınmıştır yıllardan beri oynamaktayım bunları, ve yaklaşık --- bilemeyeceğim, bir kaç bin insanla röportaj yaptım. | TED | إذًا هذه الأربعة شخصيات ستكون من ذاك العمل الذي قمت به لسنوات عديدة الاّن وكثيرة جدًا-- لاأعلم لربما بضعة من ألاف الناس اجريت معهم مقابلات |