| bu balıklar üzerinde çalışıyoruz. İlk öğrenmemiz gereken de onları nasıl idare edeceğimizdi. | TED | لقد قمنا بدراسة هذه الأسماك ولكن أولاً يجب أن نتعلم كيف يتم استزراعها |
| Fakat ben bu balıklar işlerini riskli durumlarda nasıl yapıyor anlamak istedim. | TED | ولكن أردت أن أفهم كيف تقوم هذه الأسماك بعملهم في حالات محفوفة بالمخاطر. |
| Ciddiyim, cevap istiyorum. Bu balıkları satmalıyım. | Open Subtitles | بجدية , أنه ليس بلاغيا , أحتاج أن أبيع هذه الأسماك |
| Bu balıkları saat tam 12.00'de Cheshmeh Ali'de salmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نرمي هذه الأسماك في النافورة بالضبط الساعة 12 |
| Bu balıkların iki ay önce nesli tükenen canlılar listesinde yer alması teklif edildi. | TED | لقد تم ترشيح هذه الأسماك لقائمة الفصائل المعرضة للانقراض للشهرين الأخيرين |
| Dick Bu balıkların içindeyse ve biz de balıkları yiyorsak bizim Dick'i yediğimiz anlamına gelmez mi? | Open Subtitles | ,إذا كان ديك داخل هذه الأسماك ,ونأكل هذه الأسماك ألا يعني ذلك أننا نأكل ديك؟ |
| Örneğin, balık konusunda bu balığın tutulduğu yerde yeterince balık var mı, yani orada tutulması sürdürülebilir mi? Yoksa bir deniz koruma alanında mı tutuldu? | TED | على سبيل المثال، في حالة الأسماك، هل تم صيد هذه الأسماك في منطقة يوجد فيها ما يكفي منها، بحيث يكون من المستدام صيدها هناك وليس في منطقة محمية بحرية؟ |
| Hey, Bu balık jambalaya yapmak için bile bayat görünüyor. | Open Subtitles | هذه الأسماك قد فسدت تماماً و لا يمكن حتى استخدامها لطبخ جامبالايا |
| ...isimlerini unuttum ama, ufak balıklar var hani suya işediğinizde... diğer tarafa yönelirler. | Open Subtitles | هذه الأسماك الصغيره... . لقد نسيت اسمها, |
| Ama bu köpekbalıkları yiyecek bulmak için gelmezler. | Open Subtitles | لكن هذه الأسماك لا تتجمع هناك من أجل الطعام |
| bu balıklar genelde Cape'in güneyindeki soğuk sularda yaşarlar, ama her sene kıyı akıntıları tersine döner. | Open Subtitles | هذه الأسماك تعيش أغلب الوقت في المياه الباردة جنوب الرأس البحري لكن اتجاه التيارات الساحلية ينعكس في كل عام. |
| Sudan çıkmış bu balıklar pelikan için kolay bir av olmalı aslında. | Open Subtitles | هذه الأسماك خارج المياه تكون بمثابة اللعبة للبجع عند المسك. |
| Buradaki bu balıklar arasındaki erkek-dişi dağılımı. | Open Subtitles | نسبة الإناث إلى الذكور بين هذه الأسماك هنا. |
| Yine de şu anda itiraf etmeliyim ki kimin kimi kovaladığı hakkında bu balıklar kadar bilgim var. | Open Subtitles | عليّ أن أعترف أنني لا أدري من الذي يطارد من أكثر مما تظن هذه الأسماك |
| Bu balıkları Japonya'dan getirtmek istedi. | Open Subtitles | احضرنا هذه الأسماك من "اليابان" |
| Her bir ayının hayatta kalması Bu balıkların göçüne bağlı. | Open Subtitles | نجاة هذه الدّببة تعتمد على بقاء عبور هذه الأسماك بشكل قويّ |
| Bu balıkların Japonya'dan gelip gelmediğini sormasak mı? | Open Subtitles | ألاّ ينبغي علينا أن نسأل ما أنْ كان أحدى هذه الأسماك من اليابان ؟ |
| Teklif, iki komitenin bu balığın CITES 1 kriterlerine uygun olduğuna dair dikkat çeken bilimsel çalışmalarına rağmen iki hafta önce oylandı ve reddedildi. | TED | تم التصويت عليها ثم رفضت فقط الاسبوعان الماضيين على الرغم من العلم المنتظر الذي يظهر من لجنتين فقد وافقت هذه الأسماك معايير اتفاقية تحديد الفصائل المعرضة للانقراض |
| Bu balık ve mercanların birçoğu başka hiçbir yerde yaşamıyor. | Open Subtitles | العديد مِنْ هذه الأسماك و المرجانِ لا يعيشون إلا في هذا المكان . |