| Yürütücü işlev ile ilgili Böyle düşünmenin tamamen yanlış olduğunu söylemek için buradayım. | TED | حسنًا، أنا هنا لأخبركم أن هذه الطريقة في التفكير بالوظيفة التنفيذية خاطئة تمامًا. |
| Bu iş Böyle yürümez. Bana öyle boş boş bakma! | Open Subtitles | لن تنفعك هذه الطريقة ولا تنظر إليّ بهذه النظرات الفارغة |
| Uzun sürdüğü için üzgünüm ama en güvenli yol bu. | Open Subtitles | آسفة لإستغراق الأمر طويلاً ولكنه كانت هذه الطريقة الأكثر امناً |
| Bir şeyi tartıştığınız zaman, nedenleri ve kanıtları olan birini ikna edemezsiniz çünkü mantık yürütme bu şekilde çalışmıyor. | TED | إذا كنتم تناقشون شيئًا، لن تستطيعوا إقناع الشخص الآخر بالأسباب والدليل، بسبب ليست هذه الطريقة التي يعملُ فيها المنطق. |
| Ona, onu sevdiğini söylemen gerekirdi. Belki de onu ikna etmenin tek yolu buydu. | Open Subtitles | ربما كان عليك إخبارها بأنكَّ تحّبها, ربما كانت هذه الطريقة للتأكد |
| Böylesi daha iyi. | Open Subtitles | أحقاً أفضل من الأطباء الذين قابلتهم؟ هذه الطريقة أفضل |
| Birçok jeolog Dünya'nın yaşını hesaplamak adına bu yolu denedi. | Open Subtitles | إستخدم العديد من الجيولوجيين هذه الطريقة لحساب عمر الأرض |
| Bu taraftan. | Open Subtitles | خلال هذه الطريقة. |
| Senin kadar benim de hoşuma gitmiyor bu ama eğer Latinolar ve Latinalar için olmasaydı Böyle bir konu olmazdı... | Open Subtitles | بالطبع,أنا لا أستسيغ هذه الطريقة أكثر منك, ولكن تلك لن تكون هي المشكلة إن لم تكن من أجل اللاتينييون واللاتينيات, |
| Ama sen hasta hastalıklı bir et parçasısın ve Böyle ölmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | لكنك معتوه و كتلة لحم سقيم هذه الطريقة هي التي تستحق الموت بها |
| Al işte, bu ses, beni Böyle görüyorsun, deliymişim gibi! | Open Subtitles | هذه الطريقة المزعجة التي تنظر إلي بـها كأنني غريبة الأطوار |
| Bu durumla baş etmek için doğru yol bu değil. | Open Subtitles | ليست هذه الطريقة المثلى للتعامل مع الأمر |
| Orta seviyede bir sigorta sağlayabilmemiz için yegane yol bu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة التي يمكننا أن نضمن بها الأمان |
| En iyi yol bu. Bu Wraith tesisleri oldukça karışık. | Open Subtitles | هذه الطريقة هي الأفضل منشآت الريث هذه مربكة جدا |
| Hayır. Demek istediğim - bu şekilde davranmamın nedeni buydu. | Open Subtitles | لا الذي أَعْنيه لهذا السبب أنا تصرفت بمثل هذه الطريقة |
| Bu zehir değil Ray. Seni öldürmek isteseydim, bu şekilde yapmazdım. | Open Subtitles | هذا ليس سماً راي لو أردت قتلك لما استعملت هذه الطريقة |
| Dümen olup olmadığını anlamasının tek yolu buydu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة للتأكد من أنها خدعة. |
| Onu en çabuk şekilde almamın tek yolu buydu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة التي يمكنني بها الوصول إليها سريعاً |
| - Böylesi senin hayır demeni imkansız hale getirecek. | Open Subtitles | أكتشفت أن هذه الطريقة تجعل من المستحيل أن تقولي لا |
| Kızınızın ölme olasılığı çok düşük Bay Gonzales ama bu yolu denemezsek siz öleceksiniz. | Open Subtitles | إنه من المستبعد جداً أنت تموت إبنتك , سيد غونزالز لكن إذا لم نجرب هذه الطريقة , أنت ستموت |
| Bu taraftan. | Open Subtitles | حول هذه الطريقة. |
| Ayrıca bulaşıcı yani öldürmek için bu yöntemi seçmesi kendi için çok tehlikeli. | Open Subtitles | و هو ايضا معدى مما يشكل خطر كبير عليه لأختياره هذه الطريقة للقتل |
| Majestleri Bakan Shim Won'u kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | جلالتةُ قال إن هذه الطريقة الوحيدة لحماية السيد شيم وون |
| İnan bana, işe yarıyor. bunu nasıl elde ettim sanıyorsun? | Open Subtitles | ثقي بي، هذه الطريقة تفلح كيف برأيكِ تلاعبت بهذا الرجُل؟ |
| İnsanlar bozuldu, ama ileriye gidebilmemizin tek yolu bu. | TED | استاء البعض ولكن هذه الطريقة الوحيدة لنخطو للأمام |
| Şimdi ise demokrasi düşmanları korku, nefret ve kibir satmak için bu yöntemin aynını kullanıyorlar. | TED | ولكن الآن، يستخدم أعداء الديمقراطية هذه الطريقة بالذات ليبيعونا الخوف والكره والغرور. |
| Ben bir şehre taşınıp hayatımı yaşamayı, ama Bu yol sevdiklerimi korumanın, tek yolu. | Open Subtitles | أود الرحيل لمدينـَة أعيش حـياتي لكـن هذه الطريقة الوحيدة |