| Hemen hemen. Zeki olanlar, Kaçış hikâyesine yemek sırasında çalışıyorlar. | Open Subtitles | ولكن الأذكياء يعملون على قصة هروبهم أثناء العشاء |
| Kaçış karadan olacağı için çok riskli. | Open Subtitles | هروبهم يصبح مخاطرة لانه يكون على اليابسة |
| Ülkeden Kaçış paralarını onu satarak ayarlayacaklar. | Open Subtitles | سيقومون ببيعها لتمويل هروبهم لخارج الدولة |
| kaçışlarını ya da Lordum Drakan'a saldırılarını açıklayamam. | Open Subtitles | أنا لا يمكنني أن أفسر هروبهم أو الهجوم على سيدي داركان |
| Burada olduğu süre boyunca, kaçışlarını planlamış. | Open Subtitles | كان يتواجد هُنا طوال الوقت للتخطيط من أجل هروبهم |
| Bedevi rehber, O' na ve arkadaşı Ebu Bekir' e öncülük edip haziran sıcağında, çölün insan ayağı değmemiş bölgelerinde kaçmalarını sağladı. | Open Subtitles | الدليل البدوى قاده هو و رفيقه أبو بكر فى رحلة هروبهم فى طرق غير مؤهولة فى الصحراء وفى حرارة أيام شهر يونيو |
| - Batıya kaçmalarını engelle. | Open Subtitles | كتلة هروبهم إلى الغرب. بهذه الطريقة. |
| Şimdiye kadar aldığımız rapora göre iki silahlı adamın okulun spor salonunda yolunda gitmeyen bir soygunun ardından rehineler aldığını gördük. | Open Subtitles | ما نعرفه حتى الآن هو أنه يوجد رجلان مسلّحان قد أخذا رهائن بداخل الصالة الرياضية للمدرسة بعد هروبهم من محاولة سطو فاشلة |
| Özellikle de, İzlanda'daki Kaya'dan cüretkâr bir şekilde kaçıp, yeraltı sahnesinde canlı elektronik müzik konseri veriyorsa daha da şüpheci davranmalısın. | Open Subtitles | انظر بعين الريبة خصوصاً إذا سمعت عن هروبهم الجريء من الحفل في "أيسلندا"، بينما أيضاً يظهرون على الهواء مباشرة في حفل راقص تحت الأرض. |
| Kaçış yollarını ortadan kaldırdım. | Open Subtitles | لقد شددت الحراسة و تخلصت من ثغرة هروبهم |
| Kaçış yönlerine doğru takip ettik, Landsman bir arkadaşlarıyla geldi. | Open Subtitles | تعقّبنا طريق هروبهم وتعرّف (لاندزمان) على ستراتهم |
| Vay vay. Meşhur Kaçış arabaları. | Open Subtitles | حسنًا، هذه هى سيارات هروبهم |
| Bu silahlı hırsızlar sırf kaçışlarını garantiye almak için paraları sokağa döktü. | Open Subtitles | أولئك اللصوص المسلحين رموا المال فحسب ليضمنوا هروبهم ... |
| Ve kaçışlarını planlıyorlar. | Open Subtitles | وأنهم يخططون هروبهم. |
| kaçmalarını sağladı. | Open Subtitles | ساعدت على هروبهم. |
| Yalnızca iki yol kaçmalarını zorlaştırıyor. | Open Subtitles | مسارين فقط يجعل هروبهم صعباً |
| Şimdiye kadar aldığımız rapora göre iki silahlı adamın okulun spor salonunda yolunda gitmeyen bir soygunun ardından rehineler aldığını gördük. | Open Subtitles | ما نعرفه حتى الآن هو أنه يوجد رجلان مسلّحان قد أخذا رهائن بداخل الصالة الرياضية للمدرسة بعد هروبهم من محاولة سطو فاشلة |
| Özellikle de, İzlanda'daki Kaya'dan cüretkâr bir şekilde kaçıp, yeraltı sahnesinde canlı elektronik müzik konseri veriyorsa daha da şüpheci davranmalısın. | Open Subtitles | انظر بعين الريبة خصوصاً إذا سمعت عن هروبهم الجريء من الحفل في "أيسلندا"، بينما أيضاً يظهرون على الهواء مباشرة في حفل راقص تحت الأرض. |