| Hayır, bayan. Rüzgâr veya yerdeki bir sarsıntı yüzünden olmalı. | Open Subtitles | لا يا سيدتي، ربما الرياح أو هزة خفيفة في الأرض |
| Merak etmeyin millet. Ufak bir sarsıntı. Parti devam ediyor. | Open Subtitles | لا بأس ، إنها هزة أرضية بسيطه ، الحفل مستمر |
| Oda her yarım saatte bir deprem oluyormuş gibi sallanıyordu. | Open Subtitles | كانت الغرفة تهتز وكأن هناك هزة أرضية كل نصف ساعة |
| Bu gece bir deprem olacak olsa, evime ne olacak diye endişelenirdim. | TED | كنت أقلق إذا ضربت هزة أرضية الليلة ماذا سوف يحدث لمنزلنا؟ ماذا سوف يحدث لعائلتي؟ |
| Yani, senin için kamera önünde orgazm kolay bir şey. | Open Subtitles | هل حصلتي علي هزة الجماع امام الكاميرا ذلك امر هين |
| İki gün sonra bam. salla beni. Evet lütfen! | Open Subtitles | إثنان بَعْدَ أيام، إزدهار، هزة الغرفة، نعم رجاءً. |
| Eğer sağlam bir artçı bu tepenin ardını vurursa canlı canlı gömülebilir. | Open Subtitles | إن ضربت هزة إرتدادية سيهوى هذا المنحدر، و يمكن أن تدفن حية. |
| - Bir sarsıntı yapmış olabilir anne. - Sana sarsıntıyı gösteririm. | Open Subtitles | ـ هذه ليست هزة , يا أمي ـ سأريكي كيف تكون الهزة |
| Sadece küçük bir sarsıntı. Richter ölçeğine göre 2.5. Yeri... | Open Subtitles | فقط هزة بسيطة، تُقاس ب2.5 درجة على مقياس ريختر،الموقع |
| Bir sarsıntı daha, ve bütün bu oda uçuruma yuvarlanacak. | Open Subtitles | هزة اخري, الفتحة الغرفة سوف تقع فى الحفرة. |
| Dün geceki sarsıntı, büyük bir afetin ne zaman olacağını bilemeyeceğimiz fark ettirdi. | Open Subtitles | هزة يوم أمس جعلتني أدرك أنك لا تعرف متى ستحدث الضربة الكبرى |
| Rutin bir sinüs ameliyatını ön lobotomiye çeviren küçük bir sarsıntı. | Open Subtitles | هزة أرضية صغيرة تحول عملية روتينية بالجيوب الأنفية إلى عملية جراحية بالفصوص الأمامية للدماغ. |
| Belki de şiddetli bir deprem dışında, gerçek bir huşudan korunuyoruz. | TED | مع الاستثناء ربما لوصف هزة أرضية ضخمة، نحن محميون من الفظيع الحقيقي. |
| O gece, gece yarısı dokuz şiddetinde bir deprem Japonya'nın Pasifik kıyılarını vurdu. | TED | في تلك الليلة، في منتصف الليل ضربت هزة أرضية بمقياس ٩ ساحل اليابان المقابل للمحيط الهادي |
| Örneğin bir deprem, petrol gibi önemli bir ürünü üretmesi gereken altyapıyı yok edebilir. | TED | على سبيل المثال، هزة أرضية، بوسعها تدمير البنية التحتية اللازمة لإنتاج سلع رئيسية مثل النفط. |
| "orgazm" kelimesini bir yerlere serpiştirdiğin sürece ben mutlu olurum. | Open Subtitles | طالما تَعْملُ "هزة جماع" الكلمةَ في مكان ما، أَنا سعيدُ. |
| Fransızcada orgazm nasıl denir biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين ماذا يطلق الفرنسيون على هزة الجماع؟ |
| Haydi yavrum, salla şunu. | Open Subtitles | إمضَ، طفل رضيع، هزة ذلك الشيءِ. |
| Acele edin, başka bir artçı daha oluyor. Buradan hemen çıkmalıyız. | Open Subtitles | هيّا، إنها هزة ارتدادية أخرى يجب أن نخرج من هنا |
| "Richter ölçeğine göre 7.8'lik yeraltı depremi. | Open Subtitles | هزة ارضية تحت البحر بقوة 7.8 على مقياس ريختر |
| Asıl gerçek olmayan kadın orgazmı. | Open Subtitles | انها هزة الجماع النسائية هذه هى الاسطورة |
| Her bir mikro depremin merkez üssünü belirleyerek bir şablon oluşturuyoruz. | Open Subtitles | نعيّن مركز كلّ هزة بحثاً عن أي نمط ما. |
| Fakat, daha ayrıntılı baktığımızda tütün endüstrisinde büyük bir sallantı olmadığı sürece 17 hedeften 13'üne ulaşamayacağız. | TED | ومع ذلك، انظروا بعمق قليلًا، وستجدوا أن 13 من أصل 17 هدفًا لا يمكن تحقيقهم ما لم يكن هناك هزة كبرى في صناعة التبغ. |
| Bu da dalga vurmadan hemen önce oluşmuş manyetik bir depremden kaynaklandı. | Open Subtitles | هزة أرضية مغناطيسية هي ما تسبب في هذا لقد وقعت قبل أن تضرب الموجة |
| Üç dakika süren ve Richter ölçeğinde 6 veya 7'ye denk düşen büyük bir sarsıntıydı. | Open Subtitles | إنها هزة ضخمة طالت لمدة ثلاث دقائق تصل إلى 6 أو7 درجات على مقياس ريختر |