| Aksi halde araştırmalarımda hiçbir yere varamazdım ki şu haliyle de zayıf. | Open Subtitles | ولو لا ذلك لبقيت أبحاثي هنا دون نتائج تذكر هزيلة كما كانت |
| Ben zayıf ve önemsiz bir aracım, ama hiçbirimiz üstümüze düşen... | Open Subtitles | لا، نفسيتي هزيلة وضعيفة ولكن لا أحد يمكنه أن ينكر دوره |
| Elm ve Houston'daki saldırıda şüphelinin 30 yaşlarında, zayıf, 1.80 boyunda, 75 kilo beyaz tenli bir erkek olduğu bildiriliyor. | Open Subtitles | المشتبه به في إطلاق النار في منطقتي ايلم وهيوستن كما تفيد التقارير ذكر أبيض غير معروف بحوالي الثلاثينيات، بنيته هزيلة |
| Bu öyle değil. Hatta sıska. İncecik bir kız. | Open Subtitles | لا ليست كذلك، إنها هزيلة بعض الشيء فتاة كقطعة ورقيّة. |
| sıska, küçücük bir kızdı, yedi hafta erken doğdu. | Open Subtitles | لُحيمة هزيلة مبكرة عن ميعادها بسبعة أسابيع |
| - Nü çalışıyor sıska modellerle, sıra dışı pozisyonlarda. | Open Subtitles | رسوماته عارية أجسام هزيلة بأوضاعٍ غير مألوفة |
| Hayvan sürüleri işe yaramaz kemik yığını. | Open Subtitles | تلك القطعان ليست سمينة إنها هزيلة ونحيلة |
| Tavuklar zayıf görünüyor. Onları düzenli beslemedin mi? | Open Subtitles | الدجاجات هزيلة هل كنت تطعميهن بشكل منتظم؟ |
| Tanrım, çok genç görünüyor ve çok da zayıf. | Open Subtitles | .يألهي, انها تبدو يافعة جداً .و هزيلة جداً |
| Pirzolaya 18 krondan fazlasını ödemek istemediğimiz sürece Svend Age Saltum'u ve diğer domuz yetiştiricilerini kendi kendine ölen, veya çok zayıf oldukları için uyutulması gereken domuzlar üretmeye zorlamış oluyoruz. | Open Subtitles | وهم يريدون اسعار أرخص يجب ان نلزم سفند ومنتجين اللحوم الاخرين ان لاينتجوا حيوانات هزيلة ليتم اعدامها |
| Söylerken bile sana zayıf geliyor. | Open Subtitles | تبدو الخطة هزيلة بالنسبة لك حتى وأنت تقولها |
| Millet, bu kadına teşekkür edin... O ki, zayıf olmasına rağmen bizimle beraber direniyor. | Open Subtitles | يا جماعة، اُشكروا تلك المرأة الواقفة لأجلنا جميعًا بالرغم من أنها هزيلة |
| Bu onun için çok küçük, çok zayıf, ...çok yanlış bir kelime olmuştu. | Open Subtitles | ، أصبحت كلمة صغيرة جدا ً , هزيلة ضعيفة جدا ً عليه مالكولم" أكبر من ذلك" |
| Bu onun için çok küçük çok zayıf çok yanlış bir kelime olmuştu. | Open Subtitles | ، أصبحت كلمة صغيرة جدا ً , هزيلة ضعيفة جدا ً عليه مالكولم" أكبر من ذلك" |
| Benimse sadece sıska, beyaz kız popom var. | Open Subtitles | كل ما أملكة هو مؤخرة فتاة بيضاء صغيرة هزيلة |
| O yasa sıska bir tavuğun kemiğinden yapılmış bir çorba gibiydi. | Open Subtitles | هذا المشروع عبارة عن حساء مصنوع من عظام دجاجة هزيلة. |
| Madeline, evimde sıska bir kadın istemiyorum. Şimdi aç ağzını. Haydi. | Open Subtitles | (مادلين), لن أسمح بوجود إمرأة هزيلة فى منزلى, إفتحى فمِك, هيا |
| - Seni en son gördüğümde sıska ve çirkindin ve kafan vücuduna göre çok büyüktü. | Open Subtitles | المرة الأخيرة التى رأيت فيها كنت هزيلة وقبيحة... ورأسك كان كبيراً جداً بالنسبة لحجم جسمك. |
| Yandaşı sıska bir odun olan hödük bir kocam var. | Open Subtitles | لدي زوجاَ مغفل بصحبة شجرة هزيلة |
| Hiçbir şey yapamazsın,sen sıska, kel ve ürkeksin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ سوى قطة هزيلة صلعاء وجبانة |
| sıska. Atletik. Şehvetli. | Open Subtitles | هزيلة,رياضية,شهوانية |
| Kararmış, bir deri bir kemik kalmış bir denizciyle... manav dükkanı sahibi bir bayanın cesedinde. | Open Subtitles | جثة هزيلة لبحار أسود و سيدة كانت تملك محل خضراوات |