| Bu sene Noel'e her zamankinden daha çok ihtiyaçları var. | Open Subtitles | وهذا العام هم بحاجة للعيد اكثر من اي عام اَخر |
| Senin çalışmalarına, aldığın kararlara ve sahneyi kollamana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم بحاجة إلى العمل حولك، قراراتك القويّة، ومهاراتك لصنع المشاهد |
| Desteğe ihtiyaçları var. Yardıma ihtiyaçları var. | TED | إنهم بحاجة إلى الدعم، هم بحاجة للمساعدة. |
| Dayanışmaya ihtiyaçları var çünkü günümüzdeki en heyecan verici sosyal adalet hareketlerinin arkasındalar. | TED | هم بحاجة إلى التضامن لأنهم السبب وراء وجود مظاهرات تطالب بالعدالة الاجتماعية هذه الأيام |
| Gıdaya ihtiyaç duyan kişilerin aslında kendilerinin yaşamlarını değiştirecek toplam bir dönüşüm. | TED | تحول شامل بإمكانه فعلياً أن يمس حياة كل من هم بحاجة للغذاء. |
| Belki gübre konusunda yardıma ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | ربنا هم بحاجة للمساعدة بهذا السماد |
| - Fazla yok bayan. - Çok ihtiyaçları var Bay Kearney. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير يا سيدتي هم بحاجة ملحة للماء |
| Belki de yeni bir tarza ihtiyaçları var, bilemiyorum. | Open Subtitles | ربما هم بحاجة لإعادة تشكيل أو ما شابه، لا أدري |
| Aynı şeylere ihtiyaçları var ama bunları elde edemiyorlar. | Open Subtitles | هم بحاجة لنفس الأشياء لكنهم لا يحصلون عليها |
| Ailem hasta! Bana ihtiyaçları var. Benden başka kimseleri yok. | Open Subtitles | إصغ إلي، والداي مرضى هم بحاجة لي، أنا كل ما لديهم |
| Kazanmak için bir mucizeye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم بحاجة لمعجزة كي يفوزو علينا في نقضهم. |
| Size ihtiyaçları var. Hayır, bir lidere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | من دون أحدٍ مسؤول هم بحاجة لك كلا , هم بحاجة لقائد |
| Ama sonsuza dek yaşamazlar. Bize de bu yüzden ihtiyaçları var. | Open Subtitles | لكنهم لا يعيشون إلى الأبد لهذا هم بحاجة لنا |
| Bir anda kötüye dönüşen arabaları avlamam için... bana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم بحاجة لمساعدتي لمطاردة هذه السيارات ذات القيادة الآلية والتي أصبحت شريرة |
| Yakalanmadan Belediye Binası'ndan çıkmaları için zamana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم بحاجة إلى الوقت الكافي للخروج من ساحة المدينة دون أن يتم القبض عليهم |
| Tabii ki daha fazlasına ihtiyaçları var. Bu yüzden bunu yapmak zorundalar. | Open Subtitles | بالطبع هم بحاجة للمزيد لهذا يجب علهم فعلها |
| Yani evet, paraya ihtiyaçları var... | Open Subtitles | هم بحاجة الى المال كمية كبيرة منها، وبسرعة |
| Hortlak aktivitesine dair sağlam kanıta ihtiyaçları var, karşılığında bize kaynak sağlayacaklar. | Open Subtitles | هم بحاجة إلى أدلة دامغة على وجود الأشباح سوف نسلمه لهم مقابل الموارد التي يقدمها |
| Üstü açılabilen ve koltukların üzerinde dikilip trafiği yönetebilecekleri bir araca ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم بحاجة لسيارة حيث يمكنك أن تزيل السقف لذلك يمكنك الوقوف على المقاعد في الازدحام في حالات الطواريء |
| Daha güçlü pedagojik uygulamaları geliştirmek için ihtiyaç duydukları imkanları sağlıyorlar. | TED | وتوفر لهم وسائل التنمية التي هم بحاجة إليها لخلق ممارسات تربوية قوية. |
| Ancak herhangi bir kutunun inceleme için alınması kutuyu bu nakliyeden çıkarıp isyancıları çok ihtiyaç duydukları erzaktan mahrum bırakacak. | TED | لكن أي صناديق تأخذها للفحص لن يتم تضمينها في شحنة التسليم هذه، مما سيحرم المقاومين من لوازم هم بحاجة ملحةٍ لها. |
| Belki de molaya ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | ربما هم بحاجة لإنهاء الوقت |