| Evet, ama o sandıkta altın ve mücevherden daha fazlası var. | Open Subtitles | أجل، لكنْ هناك أكثر مِنْ مجرّد ذهب ومجوهرات في ذلك الصندوق |
| Tamam, sanırım hepimiz öykünün "okuyucunun anladıkları" kısmını dinledik,... ama fazlası var, değil mi? | Open Subtitles | حسناً أعتقد اننا سمعنا نسخة من ملخص القصة لكن هناك أكثر أليس كذلك؟ |
| Çok dürüstmüş, bu da ne. -Bekle, dahası var. | Open Subtitles | انها كانت صادقه جدا, ما هذا إنتظر هناك أكثر |
| Eğer istihbarat doğruysa listede 100'den fazla isim daha var. | Open Subtitles | وأذا كانت أستخبراتنا صحيحة يوجد هناك أكثر من 100 أسم في هذهي القائمة |
| Partide 100'ü aşkın kişi vardı, çoğu şu anda burada, bu yüzden daha çabuk hesap görebilirim, daha çabuk... | Open Subtitles | حسنًا كان هناك أكثر من 100 شخص في الحفلة معظمهم متواجدين هنا الآن لذا كلما أسرعت في أخذ حساباتهم |
| Resifte gözle görünenden çok daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك أكثر إلى الشعبة المرجانية من لقاء، العيون |
| Hayatta panikten fazlası var | Open Subtitles | هرول, نفس, تمعن هناك أكثر من الرعب في الحياة |
| Korkarım geceleri ortaya çıkan yaratıklardan daha fazlası var. | Open Subtitles | أخاف لربّما يكون هناك أكثر من مفترسون ليليّون لنحاربهم |
| Ama o kutuda sadece tuzlu sudan fazlası var. | Open Subtitles | لكن هناك أكثر من الماء المالح في الصندوق |
| Ama senin için dahası var. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لَك سيكون هناك أكثر |
| Sanırım Raimes de dahası var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك أكثر أن يكون قد من Raimes. |
| Sizce bu olayın altında dahası var mı? | Open Subtitles | هل تعتقد أن هناك أكثر من فعل هنا ؟ |
| Peki neden geride fazladan 4,5 vagon daha var? | Open Subtitles | لهذا السبب بيدو أنّ هناك أكثر من أربع عربات ونصف غير ظاهرة؟ |
| Neredeyse unutuyordum, seninle konuşmak istediğim bir şey daha var. | Open Subtitles | أوه، لقد نسيت، هناك أكثر من شيء ولست بحاجة لأتحدث إليكم عن. |
| Bugün Batı Afrika'da Ebola'dan hayatta kalan 17.000'i aşkın kişi var. | TED | اليوم, هناك أكثر من 17.000 ناج في إفريقيا الغربية. |
| Eğer senin gibilerden daha çok olsaydı, dünya daha güzel bir yer olurdu. | Open Subtitles | إذا كان هناك أكثر من نوع الخاص بك، و فإن العالم سيكون أفضل، |
| Şey, 15 yıl geriye gittim ve 100'den fazla var. | Open Subtitles | حسناً رجعت 15 سنة للوراء و هناك أكثر من 100 |
| Bundan daha öte bir şey var. Yok edicinin o olmadığını söyledi. | Open Subtitles | هناك أكثر مما نعرفه يحدث هنا لقد قال أنه ليس هو المُدمر |
| Not defterime bir şeyler yazıyordum, kafamı kaldırdığımda adam Artık orada değildi. | Open Subtitles | أنظر أسفل في دفتر ملاحظاتي لكتابة الشيء، أنظر للأعلى، الرجل لا يقف هناك أكثر. |
| Ben senin yalnızca komşunum. Hepsi bu, daha fazlası değil. | Open Subtitles | أنا جاركِ، هناك لا شيء هناك أكثر من ذلك يقال. |
| Hayatta uçkurdan çok daha fazlası vardır. | Open Subtitles | هناك أكثر من ذلك بكثير في الحياة من الغنائم. |
| Eğer gazetelere çıkmak istiyorsan trenin önüne atla, daha fazla seyirci bulursun. | Open Subtitles | إن كنتِ تريدين الظهور في الجرائد إقفزي أمام قطار فالمشاهدين هناك أكثر |
| - Evet, şey, gerçek şu ki... - Ama durun, Dahası da var. | Open Subtitles | نعم ، حسناً الحقيقة - لكن إنتظري ، هناك أكثر - |
| Ve 120 milyonun üzerinde anti-depresan reçetesi yazılmış durumda. | TED | و هناك أكثر من 120 مليون وصفة للأدوية المضادة للاكتئاب. |