| Bu gerçekten çok önemli, çünkü nükleer silahlarla ilgili Onlarca kaza meydana geldi ve eminim ki birçoğumuz bunların hiçbirini duymadı. | TED | و من المهم حقاً، لأن هناك العشرات من الحوادث تورطت فيها أسلحة نووية، و أراهن على أن مُعظمنا لم يسمعوا شيئاً عنها. |
| Göğüs ameliyatlarından kalça ameliyatlarına, yüzü kadınlaştıran veya erkekleştiren ameliyatlara kadar cinsiyeti belirginleştiren Onlarca ameliyat var. | TED | هناك العشرات من عمليات تعزيز الجنس المختلفة من عمليات الصدر إلى عمليات الجزء السفلي إلى تأنيث الوجه |
| Onlarca kardeş çekişmesi obejesi var Cain ve Abel, Romulus ve Remus Venus ve Serena. | Open Subtitles | هناك العشرات من القطع الأثرية تُفعل بالاخوة قابيل وهابيل، رومولوس وريموس فينوس وسيرينا لاعبات تنس مشهورات |
| Aslında şu anda birkaç metre yakınımda düzinelerce var. | Open Subtitles | فى الحقيقة, هناك العشرات على بعد بضعة أمتار منّى .. وأنا أتحدث إليكم |
| düzinelerce var. -Hepsi de aynı numaradan gelmiş. | Open Subtitles | يا إلهي هناك العشرات منهم - وكلها من نفس الرقم أيضاً - |
| Şehirde onlardan düzinelerce var. Hangisi? | Open Subtitles | هناك العشرات منها في المدينة، أيهم؟ |
| Dinozorlardan bile önce Bir düzine kitlesel yok oluş yaşandı. | Open Subtitles | كان ومجنون. وكانت هناك العشرات من الأحداث على مستوى الإبادة الجماعية حتى قبل زوال من الديناصورات. |
| Geçen ay şehirde Koca Ayak gördüklerini iddia eden Onlarca bildiri yapılmış. | Open Subtitles | اتّضح أنّه كانت هناك العشرات من البلاغات عن مُشاهدة ذو القدم الكبيرة في المدينة خلال الشهرين الماضيين. |
| Onlarca İtalyan koridorlarda devriye gezerken bu nasıl gizli bir iş olacak? | Open Subtitles | كيف سيكون سريا إذا كان هناك العشرات من الإيطالين يحرسون الأروقة؟ |
| Virüsün kutuplardan aldığımız ilk hali, Mısır'dan aldığım numune ve son hali arasında Onlarca mutasyona uğrayan gen var. | Open Subtitles | هناك العشرات من الطفرات الجينية الصغيرة. بين البدائية في القطب الشمالي، والمصرية،وسلالاتالفيروسالكبرى. |
| Bu kitapta Onlarca cinayet tarifi var. | Open Subtitles | هناك العشرات من رسوم الجرائم في هذا الكتاب. |
| Onlarca mayın dolu olmalı efendim. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك العشرات منهن بالخارج سيدي |
| Onlarca arama olmalı. | Open Subtitles | -كلاّ، يجب أن تكون هناك العشرات من المكالمات |
| Bunun gibi düzinelerce var. | Open Subtitles | هناك العشرات غيرها |
| Aman tanrım, düzinelerce var. | Open Subtitles | يا إلهي، هناك العشرات منهم |
| Fakat şu da doğru ki, gen sürücülü, tamamı erkek, Bir düzine sazan yanlışlıkla Büyük Göller'den Asya'ya taşınırsa oradaki yerli sazan popülasyonunu ortadan kaldırabilirler. | TED | ولكن أيضاً إذا كان هناك العشرات من سمك الشبوط الآسيوي يحمل تغيير جيني ذَكَري تم حملها عن طريق الخطأ من البحيرات العظمى باتجاه آسيا، قد يتسبب ربما في انقراض سمك الشبوط الآسيوي الأصلي. |
| Örneğin ADHD (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) vakasında, Bir düzine farklı hastalık olduğunu, yüzyılın başında hepsinin ADHD olarak adlandırıldığını, aslında bunların benzer semptomlar dışında birbiriyle alakası olmadığını keşfettik. | TED | لذا فعلى سبيل المثال، في حالة مرض قصور الانتباه وفرط الحركة، اكتشفنا أن هناك العشرات من الأمراض المختلفة، والتي كنا في بداية القرن نسميها جميعها بمرض فرط الحركة ونقص الانتباه، والتي لم يكن لها أي روابط مع بعضها البعض، إلا أن لديهم أعراض مشابهة. |