| Ayrıca hazırlamanız gereken pek çok şey var. | Open Subtitles | و هناك الكثير الذى يتعين القيام به من التعبئة |
| Uzun zamandır duygularımı kontrol altında tuttum ama sana söylemek istediğim çok şey var. | Open Subtitles | لقد أغلقت باباً على مشاعرى طويلاً لكن هناك الكثير الذى أود قوله |
| Size anlatmak istediğim çok şey var ve anlatacağım. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى اريد ان اقوله لكم يا رفاق و سأفعل، اعدكم، لكن الان |
| Sana anlatmam gereken çok şey var genç bayan. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى يجب أن أخبرك إياه ، أيتها السيدة الصغيرة |
| Hala yapılması gereken çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى يتعين القيام به. |
| Bilmediğin öyle çok şey var ki. Öyle çok. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى لا تعرفينه |
| Benim hakkında bilmediğin çok şey var, Marge. | Open Subtitles | هناك الكثير الذى لا (تعرفيه عنى يا (مارج |