| Bu gece iyi vakit geçiren bir sürü insan var, biz neden geçirmeyelim? | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين يقضون وقتاً طيباً الليلة، فلم لا نفعل نحن؟ |
| Geleceğe dair kendi hayallerini kuran bir sürü insan var, örneğin, 20. yüzyıl başındaki bu hayal gibi. | TED | هناك الكثير من الناس الذين يكونون نظرتهم الخاصة حول المستقبل، على سبيل المثال، هذه الرؤية من بدايات القرن العشرين. |
| Yani Çin’e giriyoruz, orada olmak istiyoruz, ama işte blog yazmaya erişimi olmayan bir sürü insan var. | TED | وتعلمون، نحن نصل للصين، نريد أن نصل هناك، ولكن هناك الكثير من الناس الذين لايملكون القدرة على انشاء مدونة. |
| Hiç evlenmeyen birçok insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين لا يتزوجون أبداً |
| Senin aksine bana bel bağlayan birçok insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين يعتمدون علي. على عكسك |
| Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var. | TED | بالطبع هناك الكثير من الناس الذين يعيشون وحدهم وليسوا وحيدون |
| [Müdahaleciler] Ancak, çok çabuk olmadı bu, bir çok kişinin bu yolu tasvip etmemesinden dolayı. | TED | [الموقفون للعنف] لكن، ليس بهذه السرعة، لأن هناك الكثير من الناس الذين لا يوافقون بهذه الطريقة للمضي في هذا الموضوع. |
| Seni seven bir sürü insan var. Ben de sana destek olmak için buradayım. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين يحبونك وأنا هنا لدعمك |
| Bu duvarların içinde ne olup, bittiğini öğrenmek isteyen bir sürü insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين يريدون معرفة مايجري خلف تلك الجدران |
| -Benim sevmediğim bir sürü insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين لا أحبهم |
| Zorbirhayatgeçirmiş birçok insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس الذين وضعوا في حياة صعبة |
| Hayatımda bana yardım eden birçok insan var ve birçoğuyla tanışmadım. | TED | هناك الكثير من الناس الذين ساعدوني في حياتي، ولم ألتق العديد منهم . |
| (Gülme) CA: Bunun için heyecanla bekleyen birçok insan var, potansiyeliniz olağanüstü. | TED | (ضحك) ك.أ: إذن هناك الكثير من الناس الذين سيتحمسون جدًا لذلك، الإمكانات استثنائية. |
| bir çok insan, eski eşyalarını evsizler barınağına bağışlıyordu. | Open Subtitles | فقد كان هناك الكثير من الناس الذين تبرعوا لدار الأيتام بأشياء قديمة |
| Ama çuvallamamı bekleyen bir çok insan var. | Open Subtitles | ولكن هناك الكثير من الناس الذين يتوقّعون فشلي |
| (Alkışlar) CA: Pek çok kişinin bu çabanı seve seve destekleyeceğini düşünüyorum. | TED | (تصفيق) كريس: إذاً، سأتخيل هناك الكثير من الناس الذين يحبون الإنضمام لذلك المسعى. |