| Hepinizin içinden ufak tefek bir parça alıp, lezzetli şekerime koyacağım, gerçekten. | Open Subtitles | سيكون هناك جزء صغير جميل من كل واحد منكم داخل الحلوى الشهية |
| Bir yanım ona izin vermek istiyor ama sonra kendimi bir duvar örmüş buluyorum ve neden olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | هناك جزء مني يريده لكن أشعر بأنني أضع جداراً ولا أفهم السبب |
| Bu demek değil ki bir parçam onu hep sevmeyecek, ve belki de bir gün tekrar birlikte oluruz. | Open Subtitles | لا يعني بأن هناك جزء مني لن يقوم بهذا ربما سنعثر على الطريق لنعود إلى بعضنا البعض يوماً ما |
| İçinden bir ses neden bu kadar acele ettiğini merak etmiyor muydu hiç? | Open Subtitles | الم يكن هناك جزء منك مستغرب لماذا كان بحاجة ماسه لأتمام الزفاف سريعا |
| Bu da senin atlatman gerektiğini bildiğin diğer bir yanın | Open Subtitles | لكن هناك جزء آخر منكِ يعرف أنك دائماً تفهمينَ الأَمْرْ |
| Otel katibinin küçük, küçük bir parçası vardı. Biz sahnede bile değildik. | Open Subtitles | كان هناك جزء بسيط من عامل الفندق لم نكن في ذلك المشهد |
| Demek istediğim, bazen mantığınız size bir şey yapmanızı söyler ama bu şeyde kalbinizden bir parça da olmalı . | Open Subtitles | فما أعني أن المنطق يخبرك بشيء كي تفعليه ولكن يجب أن يكون هناك جزء في قلبك يؤمن من أنكِ ستفعليه |
| Johnny, o yerin içinde senden bir parça varsa bana söyle. | Open Subtitles | جوني ان كان هناك جزء منك في الداخل هناك دعني اعلم |
| Bak, işimi seviyorum ama hâlâ ilgi odağı olmak isteyen Bir yanım var. | Open Subtitles | إسمعي، أحب ما أقوم به الآن لكن هناك جزء صغير مني لا يزال يريد أن يكون في محور الإهتمام |
| Bir yanım bunun işe yaramamasını istiyor. | Open Subtitles | هناك جزء منّي لا يُريدُ هذا أَنْ يَعْملَ |
| Dünyayı keşfedebilmeyi uman bir parçam var hala, bilirsin ya? | Open Subtitles | هناك جزء مني مازال يتمنى أن أن أستكشف العالم أجمع |
| İçimden bir ses bu iş bittiğinde rahatlayacağımı söylüyor. | Open Subtitles | هناك جزء منّي ذلك سأكون المسرور متى هو في جميع أنحاء مع. |
| İçinde az da olsa sanatçı olmak isteyen bir yanın varsa, işte o zaman burada kalmalısın. | Open Subtitles | أذا كان هناك جزء غاية في الصغر فيك يود أن تكوني فنّانة أعتقد أنه يتوجب عليك البقاء هنا |
| bir parçası suçları için durup da onu cezalandırmamızı istiyor. | Open Subtitles | هناك جزء منه يريدنا ان نمسكه و نعاقبه عن جرائمه |
| Ancak kızın hâlâ etki altına alabileceğimiz bir yanı var. | Open Subtitles | ما لم يكن هناك جزء من الفتاة لنعمل عليه ? |
| Ama bütün bunların altında, hepimizin içinde aynı şeylerde neşe bulan bir parça var. | TED | ومع ذلك وراء كل ذلك، هناك جزء من كل منا يجد البهجة في الأشياء نفسها. |
| Oh, burada gizli aşkla ilgili büyük bir bölüm var. | Open Subtitles | هناك جزء كبير يتعلق بالحب |
| Tamam, görme işinde kameraya benzeyen bir taraf var: Gözün arkasında görüntüye odaklanan 130 milyon ışık alıcısının olduğu bir lens var, yani gözümüz 130 megapiksellik bir kamera gibi. | TED | نعم هناك جزء من البصر مثل الكاميرا فلدى العين عدسة تركز الصورة في خلفية العين حيث توجد 130 مليون خلية بصرية مستلمة فالعين هي مثل كاميرا ذات 130 مليون بكسل |
| İçinde hâlâ doğru olanı yapmak isteyen bir parçan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم إن هناك جزء في داخلك يودّ أن يقوم بالآمر الصائب |
| Ama bir kısmım yazdığın şeylerin bir kısmını sevmişti. | Open Subtitles | بصراحة, مع ذلك, فقد كان هناك جزء مني أحب بعض ما كتبته |
| Fakat modern aile toplumunu, toplumumuzu hep beraber yeniden inşa etmemizi gerektiren ayrı bir kısım var. Geri dönüşü olmayan bir noktadayız. | TED | لكن هناك جزء أخر يجب علينا جميعاً أن نعيد بنائه لنبني مجتمعاتنا، عائلتنا الحديثة في المجتمعات نحن في نقطة اللاعودة. |
| Bir parçaları ayrılmalarına izin vermez. | Open Subtitles | . . حسناً , هناك جزء منهم يبقيهم هنا |
| Yani bir şeyleri paylaşmak istiyor olmalısın. | Open Subtitles | لابد ان هناك جزء منكِ يريد المشاركة |