"هناك دواء" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir ilaç
        
    • Panzehiri var
        
    • ilaç var
        
    • - Panzehiri
        
    Her ay doktorun denemek istediği yeni bir ilaç oluyordu. Open Subtitles كل شهر كان هناك دواء جديد يريد الأطباء أن يجربوه
    Yeni bir ilaç kullandığını ve ilacın ona çok yardımcı olduğunu söyledi. Open Subtitles أخبرتني أنه هناك دواء جديد ساعدها كثيراً وأتمنى تجربته
    İyi bir ilaç üretirsek, böyle ortalıkta rezil olmadan pazarlayabiliriz. Open Subtitles لو كان هناك دواء واحد جيد لم نكن لنمشي في الأرجاء نلتمس البيع لتلك الادوية
    - Panzehiri var mı? Open Subtitles -هل هناك دواء ؟
    - Onun içinde bir gorillayı öldürmeye yetecek kadar ilaç var. Open Subtitles تشارلي هناك دواء للكحة يكفي لقتل غوريلا في في هذا الكعك.
    Hastalıkları ilaçla tedavi ettiğinizde, kolesterol için bir ilaç alırsınız, tansiyon için farklı sınıflarda ilaçlar alırsınız, diyabet için farklı sınıflarda ilaçlar alırsınız ama diyet, bitki temelli diyet tüm hastalıkları etkiler. Open Subtitles عندما تُعالج الأمراض بالأدوية، هناك دواء واحد تأخذه للكوليسترول، وأصناف مختلفة من الأدوية لضغط الدم المرتفع،
    dedim. Onlar bana "Ah, Martine, Jenesis için uygun bir ilaç yok. TED قالوا لي: "(مارتين)، ليس هناك دواء لـ(جينيسيس)،
    - Lexapro diye bir ilaç çıkmış. Open Subtitles هناك دواء جيد جديد "يسمى،"ليكسابروتان
    Trilamide diye bir ilaç var. Open Subtitles هناك دواء يدعى تريلميد
    L - Dopa denilen bir ilaç bu hastalığa yardımcı olabilir. Open Subtitles هناك دواء على اية حال
    - Hafıza kaybı için bir ilaç tedavisi yok. Open Subtitles -لا يوجد هناك دواء لعلاج فقدان الذاكرة
    Birçok harika ilaç vardı, aslında harika bir ilaç grubu vardı. Özellikle de ilerlemiş eklem iltihabı olan kişiler için kullanılan Vioxx adlı ilaç. Tamamen bir hayat kurtarıcıydı. Malesef, bir alt hasta grubu kalple ilgili ciddi yan etkilerden mağdur oldu. Ve bu hastaların bir kısmında kalbe vuran yan etkiler öldürücü olacak kadar şiddetliydi. TED هناك دواء رائع، وهناك في الواقع تصنيف للأدوية، ولكن كان العلاج المحدد هو فايوكس، وللأشخاص الذين كانوا يعانون من آلام الروماتيزم الحادة، كان ذلك الدواء منقذا حقيقيا للأرواح، ولكن للأسف، مجموعة أخرى من أولئك الأشخاص، عانوا من آثار جانبية حادة تؤثر على القلب، وكانت الآثار الجانبية على مجموعة من أولئك الأشخاص حادة جداً حتى أنها كانت مميتة.
    Bu hastanede bir yerde, bir kutunun içinde ilaç var ve sen de bu programa dâhilsin. Open Subtitles هناك دواء في صندوق في المشفى وكنت على الجدول

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more