| Bilmek istediğimi sana söyletmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | لذا هناك طريقةٌ واحدةٌ لتحفيزكَ حتّى تقولَ لي ما أريده |
| Kraliyet birliklerini göndermeden de onları ortadan kaldırmanın bir yolu var. | Open Subtitles | قد تُضعف الدفاع في العاصمة هناك طريقةٌ للقضاء عليهم دون أن نُرسِل القوّات الملكية |
| Peki biraz daha kırpmanın bir yolu var mı? | TED | وهل هناك طريقةٌ لقصّ القليل منه فقط؟ |
| seçenekleri azaltmanın başka bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقةٌ أخرى لتضييق مجال البحث |
| Belki defterlerdeki bazı şeyleri geri almanın da bir yolu vardır. | Open Subtitles | وصلت لتلك المواصيل، ربما هناك طريقةٌ ما بوسعكِ إلغاء ما تحتويه. |
| Öğrenmenin sadece bir tek yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقةٌ واحدة فقط لِمعرفة ذلك |
| Kurbanın haberi bile olmaksızın onu öldürmenin bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقةٌ... لقتل الضحية دون معرفة أحدٍ أبداً |
| Hayır, babayı geri getirmenin tek yolu var. | Open Subtitles | لا , هناك طريقةٌ وحيدة لإعادة أبينا |
| Aslında bir yolu var. | Open Subtitles | حسناً، هناك طريقةٌ واحدة |
| Bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقةٌ واحدة. |
| Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقةٌ واحدة لمعرفة ذلك. |
| Ama onu kurtarmanın bir yolu var! | Open Subtitles | ! لكن هناك طريقةٌ لإنقاذه |