| İyi vakit geçirdiğini söyleyen birkaç kişi var. | Open Subtitles | هناك عدد كبير نسبياً الذي يَقُولُ بأنّه وقت طيب. |
| Tek başına haklaman için çok fazla kişi var. | Open Subtitles | هناك عدد كبير جدا منهم ل مجرد أنك وحدك . |
| Bu tür kişileştirmeyi yapan birçok sunucu firmaları bulunmaktadır. | TED | هناك عدد كبير من الشركات تقوم بنفس النوع من التخصيص. |
| Bunların içinde bir sürü oldukça karmaşık ve değerli malzeme gömülü, bu yüzden demontaj edilmelerini teşvik etmek için yollar bulmalıyız, çünkü aksi taktirde olan bu. | TED | هناك عدد من المواد المعقدة و القيمة موجودة داخل هذه الاشياء لذا يجب ان نجد طرق اخرى لتشجيع التفكيك لأن هذا هو ما يحدث خلاف ذلك. |
| Çünkü yol boyunca kutlamalar, ziyafetler ve ihtişamını görmeye gelecek olan kalabalıklar olacak. | Open Subtitles | سوف يكون هناك عدد كبير من المناسبات والولائم على طول الطريق وحشود كبيرة ستأتي لرؤية روعتك |
| MIKE: Hatırı sayılır miktarda insan gerçekten yarasalardan korkuyordu. | Open Subtitles | هناك عدد ٌ كبير مِن الاشخاص يخافون فِعلا ً من الخفافيش |
| Demek istediğim, artık çok az yüksek dalış tahtası var. | Open Subtitles | اعني, ان هناك عدد قليل جداً من ألواح الغطس العاليه |
| Bir kaç ayda bir çok sayıda büyük suçlu kayboluyor ya da ölü bulunuyor ama hiç bir delil bulunmuyor. | Open Subtitles | يبدو كلّ بضعة شهور هناك عدد كبير من مرتكبي جرائم العنف يُفقدون أو يظهرون موتى، لكن لا توجد أدلة أبدًا. |
| derdi. Ona okumayı öğrettim. Ama onun dışında okuma yazma bilmeyen sayısız zenci erkek çocuğu vardı. | TED | علّمت ديشان كيف يقرأ، ولكن هناك عدد لا يحصى من الأولاد السود الذين لا يزالون محاصرين في الأميّة |
| Ve ayrıca burada çok fazla kişi var. | Open Subtitles | وأيضا , هناك عدد كبير من الأشخاص هنا |
| Beklediğimden daha az kişi var. | Open Subtitles | هناك عدد قليل من الناس .. أقل مما توقعت |
| Son olarak, (Alkışlar) Son olarak, madde beş: İçerik yaratıcısı bir dolu kişi var ve bunlar bu işin adil karşılığını almıyorlar çünkü entelektüel mal varlığı için sistem arızalı. | TED | في الختام -- (تصفيق) في الختام، رقم خمسة: هناك عدد كبير من منتجي المحتوى والذين لا يحصلون على تعويضات عادلة، بسبب أن نظام الملكية الفكرية عليل. |
| Daha önce birçok insan, laboratuvarda hücre yetiştirmeye çalıştı. | TED | كان هناك عدد كبير من النّاس يحاولون تنمية خلايا في المختبر. |
| Tüm gezegenlerde birçok farklı enerji kaynağı vardır. | TED | هناك عدد من مصادر الطاقة المختلفة المتوفرة على جميع الكواكب. |
| Eleştirmek istemem ama Avrupa'da birçok kadında bunlardan olmalı. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أقول أي شيء ولكن لابد أن يكون هناك عدد قليل تماماً منها يلبس فى أوربا هذه الأيام |
| Etrafımızda bir sürü Alman vardı. bir sürü. | Open Subtitles | كان هناك عدد كبير من الحراس الألمان يشرفون على حراستنا |
| Kasabada görmüşler onu. bir sürü şâhit var. | Open Subtitles | لقد تمت رؤيته في المدينه.كان هناك عدد من الشهود |
| Jack'in yerine methetmeyi tercih edeceğim bir sürü insan görüyorum. | Open Subtitles | هناك عدد كاف من الناس أنني حزن يريد أن يكتب وثيقة , إلا جاك. |
| Herkes geri çekilsin. Çok kalabalıklar. | Open Subtitles | على الجميع التراجع هناك عدد كبير جداً منها |
| Çok kalabalıklar. | Open Subtitles | هناك عدد كبير جدا منهم. |
| Çok kalabalıklar Thorin. | Open Subtitles | هناك عدد كبير جدا تعيس ثورين. |
| Büyük miktarda kömür katranı gibi bir şey şehri işgal edip karmaşaya sebep oldu! | Open Subtitles | هناك عدد ضخم من الكوروتارو تُغرق المدينة |
| ancak bunu yapabilen çok az hayvan var. | TED | لكن هناك عدد قليل جدا من الحيوانات التي تستطيع القيام بذلك. |
| Eğer buluşmalara açıksan kilisemde sana uygun çok sayıda... - ...kız var. | Open Subtitles | إذا كنت ترحب بالإلتقاء بأشخاص جديدين هناك عدد من الفتيات الشابات بكنيستي |
| sayısız işgalci kuvvet de tarih boyunca aynısını yaptı. | TED | عبر التاريخ هناك عدد لا يحصى من الجيوش الغازية التي فعلت المثل. |