| Şoförü arabada bulabildiği bir sorun olmadığını söyledi, yani bir gizem var. | Open Subtitles | قال سائقها أن لا مشكلة بالسيارة لذا هناك لغز |
| bir gizem var. Anın içinde bir gizem var. | TED | هناك لغز. هناك لغز في اللحظة |
| Ortaya çıkarmaya çalıştığı daha büyük bir gizem var. | Open Subtitles | هناك لغز أكبر يحاول كشفه. |
| O zaman için bunda bir gizem vardı. | Open Subtitles | وفي ذلك الوقت، كان هناك لغز |
| Ama Brick için, çözülecek bir gizem vardı, bu yüzden her iyi dedektifin yapacağı şeyi yaptı. | Open Subtitles | لكن لــ(بريك)، كان هناك لغز لحله، لذا فعل ما سيفعله أي محقق جيد. |
| Onlarda derin bir gizem var. | Open Subtitles | "هناك لغز عميق فيهم" |