"هناك مجال" - Translation from Arabic to Turkish

• yer var
• yer yok
• yer yoktur
• yerimiz var
• mümkün
• alan

Gel. Burada yer var. İkili şarkı söyleyebiliriz.
تعالى هنا, هناك مجال واسع لنغنى غناءا ثنائيا

Bu ağaç kovuğunu bir düzinesi paylaşıyor. Ama daha çok yer var.
الدوزين يشترك فتحة هذهِ الشجرةِ، لكن هناك مجال واسع.

Bu yerin giriş ve çıkışlarında lobideki güvenlik kameralarından kaçabileceği bir yer var mı?
هل هناك مجال داخل أو خارج المبنى أن تتجنب الكاميرات الأمنية في الإستقبال ؟

Yanlız benim okulunda protestoya yer yok.
و لتعلم أن فى مدرستى ليس هناك مجال للإحتجاج

Çünkü bu üniversitede, konuşma özürlülere yer yok.
اترى، لإننا في هذه الجامعه، لا يوجد هناك مجال للطلاب العاجزين عن التعبير

Bombalarla ve delilerle dolu bir dünyada bazen, bilimsel kesinliğe yer yoktur.
وبعالممليءبالقنابلوالمجانين، فبعض الأحيان لا يكون هناك مجال للتأكيد العلمي.

Sanırım herkese yetecek kadar yerimiz var.
اعتقد بأنكم ستجدون هناك مجال واسع للجميع

Mesela tam şimdi toplara çok fazla odaklanırsam, aynı anda hem gevşeyip hem de sizinle konuşmam mümkün değil.
لذا على سبيل المثال، الآن، إن ركزت كثيراً على الكرات ، لن يكون هناك مجال للاسترخاء والتحدث معكم في نفس الوقت.

Bu yüzden üstlere yakın olduğumuz aslında tek bir alan var, o da öğretmenlerimize becerilerini geliştirmek için ihtiyaç duydukları yardımı vermekteki başarısızlığımızda.
في الواقع هناك مجال واحد نقترب فيه من القمة، وهو فشلنا في تقديم المساعدة التي يحتاجها مدرسونا لتطوير قدراتهم.

Kusura bakma ama bu davada üçüncü bir kişiye yer var mı tam emin değilim.
انظر,لكن لا اظن ان هناك مجال لشخص ثالث في هذه القضية

Herkesin katılması için bir yer var.
هناك مجال للجميع للمشاركة هنا.

O karanlık ve soğuk yerde yalancılar için bayağı yer var, Scully.
هناك مجال واسع في تلك البرودةِ، المكان المُظلم للكذابين، Scully.

- Burada bir sürü boş yer var.
هناك مجال واسع لناس أكثر- سيكون هناك واحد أقل على هذا المركب-

İsa'nın üzerinde iki kişiye yer var mı?
هل هناك مجال لاثنين على هذه الطاولة؟

Evet, ama alan çok ağaçlık. İnecek hiç yer yok.
نعم, فتلك المنطقة مشجرة بشدة وليس هناك مجال لليابس

Bu görevde hataya veya ertelemeye yer yok.
مع هذه المهمة، ليس هناك مجال لتأخير أو خطأ.

Hataya yer yoktur, yoksa bom.
ليس هناك مجال للخطأ لان اي خطأ سيؤدي الى انفجارها.

Her seferinde "iş bilime gelince Tanrı'ya yer yoktur" diye sen değil misin?
كم مرّة قلت عندما يتعلق الأمر بالعلم ليس هناك مجال لله؟

Yerel ve ulusal kısımlarda bir sorun yok. İhtiyacımız olursa siyaset bölümünde yerimiz var.
"الوطني" و "متروبوليس" جاهزة لا يزال هناك مجال في السياسة إن إحتجناها

Yani, bundan sonra kesinlikle yok yere suçlanman mümkün olmayacak.
فلن تكون هناك مجال إطلاقاً لإتهامك خطأ بأي شيء

Ve bence bu çok ilginç bir alan, çünkü yayıncılıktaki bu uzun kuyruğun altında çok büyük bir alan var.
وأعتقد أن هذا مجال مثال بصورة غير عادية لأن هناك مجال مذهل تحت هذه السلسلة في النشر.