| İki tür deve vardır. İkisi de Avustralya kökenli değildir. | Open Subtitles | هناك نوعان من الجمال، ولا واحد منهم أصله في أسترالي |
| Spesifik olursak, enerji fakirliğini sonlandıracak iki tür erişim var: fiziksel erişim ve finansal erişim. | TED | تحديدًا، هناك نوعان من طرق الوصول اللذان سينهيان فقر الطاقة: هناك وصول بدني، ووصول مالي. |
| Bu dünya görüşü üstü kapalı olarak iyi ve kötü olmak üzere dünyada iki tür insanın olduğu önermesinde yerleşik. | TED | ترتكز النظرة العالمية بشكل تام على الاقتراح بأن هناك نوعان من الأشخاص في العالم، أشخاص جيدون وأشخاص سيئون. |
| Gemide iki tip insan var... DL: Bilim adamları ve askerî elemanlar. | Open Subtitles | هناك نوعان من الاشخاص على السفينة هناك العلماء و في المقابل العسكريون |
| İki tane mi Daniel Blanchette var? | Open Subtitles | هناك نوعان من دانيال بلانشيت؟ |
| Ailemde iki çeşit akrabam var, ölmüş olanlar ve yaşamakta olanlar. | Open Subtitles | في عائلتي ..هناك نوعان من الأقارب اﻷموات والأحياء ، الأحياء : |
| Şu dünyada iki türlü insan vardır biri teknik servisi arayanlar diğeri de teknik servisi arayanlarla dalga geçenler. | Open Subtitles | هناك نوعان من الأشخاص في العالم أولائك الذين يتصلون بالدعم الفني و أولائك الذين يسخرون ممن يتصلون بالدعم الفني |
| Dinle bayım adalet in iki türü vardır ... | Open Subtitles | إسمع يا أنصاري هناك نوعان من العداله |
| Herhangi bir çevrede iki tür geçer akçe vardır: performans ve ilişkiler. | TED | هناك نوعان من الدقة في أي بيئة: دقة الأداء ودقة العلاقة. |
| İki tür erkek vardır. Genç adam birinci türden. | Open Subtitles | هناك نوعان من الرجال فقط و لكن هذا الشاب نوع واحد |
| Güzel kadınlara kapılan iki tür erkek vardır. | Open Subtitles | هناك نوعان من الرجال يقعن تحت تأثير السيدات الجميلات |
| Ailem iki tür insan olduğunu söyledi: Liderler ve yandaşları. | Open Subtitles | يقول والداي أن هناك نوعان من الناس الزعماء والأتباع |
| Buna karate diyorlar ve bunu sadece iki tür insan bilir. | Open Subtitles | تدعى الكاراتيه و هناك نوعان من الناس يعرفونها |
| Dünyada iki tür insan vardır, iyi olanlar ve olmayanlar. | Open Subtitles | في هذا العالم، هناك نوعان من الناس من هم بخير، ومن ليسوا كذلك |
| İnsanları nasıl öldüreceği konusunda oturup düşünen iki tip insan vardır. | Open Subtitles | هناك نوعان من الناس الذين يجلسون ويفكّرون حول كيفية قتل الناس: |
| İnsanları nasıl öldüreceği konusunda oturup düşünen iki tip insan vardır. | Open Subtitles | هناك نوعان من الناس الذين يجلسون ويفكّرون حول كيفية قتل الناس: |
| Ted, iki tane erkek türü vardır. | Open Subtitles | -يا (تِد) ، هناك نوعان من الرجال |
| İki tane Sookie Stackhouse var. | Open Subtitles | (هناك نوعان من (سوكي ستاكاوس |
| Ve temel olarak, söylemek istediğim güç değişiyor olmasi ve iki çeşit degişim bulunuyor konuşmak istediğim | TED | وبشكل أساسي، ما أود إخباركم به هو أن القوى تتغير، وأن هناك نوعان من التغيرات أريد التحدث عنها. |
| İki çeşit mahmuz vardır, dostum kapıdan giren ve camdan giren. | Open Subtitles | هناك نوعان من المكافآت يا صديقي هذه التي تأتي من الباب والأخرى التي تأتي من النافذة |
| Çok gezen iki türlü insan vardır. | Open Subtitles | هناك نوعان من الأشخاص الذين يرتحلون كثيراً |
| Hindistan'da iki türlü kölelik var. | Open Subtitles | هناك نوعان من العبودية في الهند |
| Aşkın iki türü vardır. | Open Subtitles | هناك نوعان من الحب: |