| O zaman bizi birlikte tutmaya çok hevesli bir kadın var. | Open Subtitles | إذاً هنالك إمرأة في مكانٍ ما مصممة على بقائنا معاً... |
| Kapıda sizi soran bir kadın var. | Open Subtitles | هنالك إمرأة عند البوابة تبحث عنك. |
| Riverside'da bugün sınırdışı edilerek Meksika'ya gönderilecek bir kadın var. | Open Subtitles | هنالك إمرأة في "ريفرسايد" اليوم... سيتم ترحيلها إلى المكسيك |
| Kilisenin dışında bir kadın vardı, çok güzeldi, tıpkı senin tarif ettiğin gibi. | Open Subtitles | كان هنالك إمرأة خارج الكنيسة جميلة جداً كما وصفتها |
| Bir zamanlar bir kadın vardı ama kendisiyle münasebetimiz bir günü bile doldurmadı. | Open Subtitles | كان هنالك إمرأة معرفتي بها تُقّدر بأقل من يوم |
| Ama o dairelerden birinde oturan kısa bir kadın vardı. | Open Subtitles | هنالك إمرأة قصيرة تعيش في إحدى الشقق |
| Burada hamile bir kadın var. Amy, çok üzgünüm. | Open Subtitles | هنالك إمرأة حامل |
| - Selam. Burada bir kadın var. | Open Subtitles | مرحبا ، هنالك إمرأة هنا |
| Seninle kahve içmek isteyen Brenda adında bir kadın var. | Open Subtitles | (هنالك إمرأة إسمها (بريندا |
| Rahibe diyor ki, "Peder, savaştayken evime gelen güzel bir kadın vardı onu Nazilerden korumamı istedi ben de onu tavan arasına sakladım." | Open Subtitles | لذاً،قالللكاهن: "أبتاه، أثناء الحرب " "*كانت هنالك إمرأة جميلة جاءت إلى منزلي |
| "Savaş sırasında çok güzel bir kadın vardı." | Open Subtitles | " أثناء الحرب، كانت هنالك إمرأة جميلة " |