| Onları cevaplamayacağım. Buraya sana bir şey sormaya geldim. | Open Subtitles | لن أجيب عنها، أتيتُ إلى هنا لأسألك سؤالاً |
| Ben de buraya şeyi sormaya geldim... yürütemediğimizi bilmeme rağmen, hâla arkadaş kalabilir miyiz? | Open Subtitles | لذلك أتيت هنا لأسألك حتى لو لم تنفع , هل بإمكاننا أن نبقى أصدقاء ؟ |
| - Bak, buraya eleman arayan birini tanıyıp tanımadığını sormaya geldim. | Open Subtitles | انظر، لقد أتيتُ إلى هنا لأسألك إن كنت تعلم أىّ أحد يستأجر عِمالة |
| Bu çok komik çünkü ben de sana bunu sormak için gelmiştim. | Open Subtitles | هذا مُضحك ، لأنني أتيتُ إلى هنا لأسألك هذا |
| Buraya belgeler için gelmedim. Sana soru sormak için geldim. | Open Subtitles | أنا لم أحضر إلى هنا من أجل الوثيقة أنا هنا لأسألك سؤالاً |
| Sizden bir kez daha rica etmeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأسألك مرة أخرى |
| Senden bir şey rica etmeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأسألك إن كنت |
| Hayır, hiç de bile ben John Doe'yu neden bilerek serbest bıraktın bunu sormaya geldim. | Open Subtitles | ليس حقاً، أنا هنا لأسألك لماذا إخترت أن تدع "مجهول الهوية" يذهب |
| Size bir kaç soru sormaya geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأسألك بضعة أسئلة |
| 1975 yılının Ekim ayında Greyhill Binası'ndaki geceyi hatırlıyor musun diye sormaya geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأسألك إن كنت تتذكر ليلة في أكتوبر عام 1975 مكان يدعى مبنى (غرايهيل) |
| Buraya kocanız hakkında birkaç soru sormak için geldim. | Open Subtitles | أنا ، هنا لأسألك بعض الأسئلة حول زوجك |
| Ben üç kez sormak için ve "Hayır" ve "Hayır" ve sonra "Evet" denmesi için buradayım ve sonrasında Yahudi olmak için. | Open Subtitles | انا هنا لأسألك ثلاث مرات وليتم إخباري "لا" ثم "لا" ومن ثم "نعم" ومن ثم اصبح يهوديه |