| Kızılderili kafa derisinin iyi para ettiği bir yer biliyorum. | Open Subtitles | أعرف مكانا يمكن البيع فيه فروة شعر هندية بثمن جيد |
| Bilardo salonundaki kadın, insanların bir tür Kızılderili efsanesinden korktuklarını söyledi. | Open Subtitles | المرأة فى قاعة البلياردو قالت أن الجميع خائفون من أسطورة هندية |
| Ormanda yaşadığına inanılan yaratıkla ilgili bir Kızılderili halk hikayesi. | Open Subtitles | أسطورة شعبية هندية حول المخلوق الذي يعيش خارج في الغابة. |
| yerli atı değil bunlar. Daima ipucu ara. | Open Subtitles | تبين انها ليست خيول هندية هذه ملاحظة وانتى لكى بعض الملاحظات |
| Senin gibi eğitimli bir adamın Kızılderili efsanelerine para yatırdığını söyleme bana. | Open Subtitles | لا تخبرني بأن رجل متعلم مثلك يضع ثقته في أسطورة هندية قديمة |
| Fakat Burası Kızılderili bölgesi, beyazların buradan ayrılmayacağına dair kesin emir var. | Open Subtitles | لكن تلك مقاطعة هندية ، وهم يضيقون زرعاً بأي أبيض يذهب إلى هناك |
| Biraz edepli olan, Kızılderili eşine dönüştürmelerinden önce kendini öldürürdü. | Open Subtitles | وأي سيدة محترمة كانت لتقتل نفسها قبل أن تدعهم يحولونها إلى إمرأة هندية |
| Adam gittiğinde kızı terk ettiği sürece kimse Kızılderili kız almanın yanlış olduğunu düşünmez. | Open Subtitles | لا أحد يفكر بوجود خطب في أن يحصل الرجل لنفسه على فتاة هندية طالما يتركها خلفه حين يرحل |
| Ve sizler, saçma sapan bir Kızılderili efsanesinden hiçbir şey yapamayacak kadar korkuyorsunuz ! Bundan nefret ediyorum ! | Open Subtitles | و أنتم جميعا خائفون من أسطورة هندية غبية أن تفعل شيئا ، أنا أكرهها |
| "Her şey, onu hatırlayan son kişi kadar yaşar." diyen eski bir Kızılderili deyimi vardır. | Open Subtitles | هناك مقوله هندية قديمه. بأن الشيئ يظل حياً لطالما الانسان يتذكره. |
| Ve bir Kızılderili dansı yapmaya başladı onları yeniden canlandırmak için. | Open Subtitles | ثم بدأ يرقص رقصة هندية ليعيدهم إلى الحياة |
| Benimkinde Kızılderili bir kadının ruhu yaşıyor | Open Subtitles | هناك روح امرأة هندية عجوزة تعيش فى داخلى |
| Ama bir tane var çünkü ev antik bir Kızılderili mezarlığına kurulmuş. | Open Subtitles | ولكن يوجد واحد لان المنزل بنى على مقبرة هندية قديمة |
| Ev radyoaktif atık üzerine kurulmuş ve antik Kızılderili mezarlığına mı? | Open Subtitles | انتظرى ذلك البيت مبنى على فضلات مشعة ومقبرة هندية قديمة |
| Gerçek yerli köyünün adresini alacağız. | Open Subtitles | نحن أوشكنا أن نحصل على بعض الإتّجاهات إلى قرية هندية صحيحيقية |
| yerli köyü umurumda değil. Tek istediğim... | Open Subtitles | الأبّ، أنا لا أهتمّ به لا قرية هندية قليلا كلّ أنا أريد أعمل |
| Bir yerli arazisi üzerinde projem var, ama bu bayan arazi polisi, bana kafayı takmış durumda. | Open Subtitles | عندي مشروع في محمية هندية وهذه الضابطة الهندية حسنا.. مهوسة بي |
| bunun sebebi çünkü Gandi köylere inanıyordu ve çünkü Britanyalılar şehirlerden yönetiyorlardi. Bu yüzden Nehru Yeni Delhinin Hindu olmayan bir kent oldugu düşüncesindeydi. | TED | لأن غاندي كان يؤمن بالقرى ولأن البريطانيين حكموا من المدن ولذلك و بالرغم من أن نهرو رأى في نيودلهي مدينة هندية |
| Bu Hintli bir kadının yolculuğu ile ilgili bir Hint hikayesi | TED | إنها قصة هندية .. عن امرأة هندية ورحلتها. |
| Yetim olabilirim, ama Hintliyim, bu benim tek kimliğim. | Open Subtitles | أنا قَدْ أكُون يتيمة لكن أَنا هندية تلك هويتي الوحيدةُ |
| Ama senin kültür anlayışın çok değerli. Benden bile daha çok Hintlisin. Böyle devam et. | Open Subtitles | و لكن أن تتفهم أن الثقافة قيمة أنت أكثر هندية مني ، أبقي علي العمل الجيد |
| Sen Hintçe bilmeden ülkemizde nasıl kalabiliyorsan, öyle. | Open Subtitles | كما ستتدبرين امورك في بلدنا بدون لغة هندية |
| Wendigo, bir Kızıldereli kelimesi. Anlamı, "Yiyip yutan şeytan" | Open Subtitles | وينديغو كلمة هندية تعني الشرير الذي يلتهم |
| Anladım şu futbol oynayan Hindistanlı kızın filmini diyorsun. | Open Subtitles | ذلك الفيلم الذي به فتاة هندية تلعب الكرة؟ |
| Şu an itibariyle Hindistan'da, Hindistanlıların elinde 509 milyon cep telefonu var. | TED | في الهند، حاليا يوجد 509 مليون هاتف خلوي بين أيدٍ هندية. |