| Not almak, kayıt yapmak fotoğraf çekmek ve cep telefonu yok. | Open Subtitles | لا تسجلوا ايه ملاحظات، لا تسجيلات ولا صور ولا هواتف خلوية |
| Uygun bedele içeri kaçak cep telefonu sokacak nitelikte biri. | Open Subtitles | نوع الرجال الذي يهرب لك هواتف خلوية بالسعر المناسب ؟ |
| On yıl önce cep telefonu var mıydı? | Open Subtitles | هل كانت هنالك هواتف خلوية قبل عشرة أعوام؟ |
| Entegre devrelerle, cep telefonları yapabilirsiniz. | TED | إنطلاقاً من الدوائر المتكاملة، يمكن إنشاء هواتف خلوية. |
| Etrafta baz istasyonu yok. Ama biz kendimizinkini getirdik. | Open Subtitles | حسنٌ، ليس هناك برج هواتف خلوية في المنطقة لحسن الحظ، أحضرنا معنا |
| Eminiz. cep telefonu, ev telefonu filan yok, değil mi? | Open Subtitles | لا تحملون لا هواتف خلوية ولا هواتف عادية في منازلكم، صحيح؟ |
| Şu andan itibaren çağrı cihazı, cep telefonu, diz üstü bilgisayar gibi elektronik aletleri kullanmamanızı rica ediyoruz. | Open Subtitles | سيداتي و سادتي، الآن نطلب منكم التوقف عن استعمال أي أجهزة كهربائية، أو نداء آلي أو هواتف خلوية أو أجهزة حاسوب محمولة |
| Hepiniz cep telefonu kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | لاحظت إن العديد منكم يملك هواتف خلوية صغيرة الحجم. |
| cep telefonu kullanma izniniz yok. İşiniz bittiğinde geri verilecek | Open Subtitles | لا هواتف خلوية ، ستتم استعادتها بعد الانتهاء |
| Hepimizin cep telefonu var. Sebep bu değil. Ne? | Open Subtitles | جميعنا لدينا هواتف خلوية ليس هذا هو السبب، فما هو؟ |
| - Ne diyebilirim ki bir aydır yol kenarında çalışıyordun ve dünyada bir sürü cep telefonu var. | Open Subtitles | كنتِ على جانب الطريق لمدة شهر وثمة هواتف خلوية كثيرة في العالم |
| İkinci olarak cep telefonu yasak. Her yerde yazıyor. | Open Subtitles | ثانيا، لا هواتف خلوية إنها مكتوبة في كل مكان |
| Bir elektronikçi dükkanı vardı. Komşularına cep telefonu satmış. | Open Subtitles | كان يملك محلا لبيع الأجهزة الالكترونية باع هواتف خلوية لجيرانه |
| Alarm yok, cep telefonu yok. Uyanıklık yapmaya kalkarsanız canınızı yakarım. | Open Subtitles | لا أجهزة إنذار ولا هواتف خلوية لو تذاكيتم ستتأذون أيها القوم، حسناً؟ |
| Baskında üç cep telefonu ele geçirildi. | Open Subtitles | . ثلاثة هواتف خلوية تَم تعقبهم أثناء الهجوم |
| cep telefonu olmayan çocukların hepsi kaçtı gitti. | Open Subtitles | الأولاد الذين ليس لديهم هواتف خلوية أضطروا للهروب. |
| Artık herkesin cep telefonu var. | Open Subtitles | أعتقد أن الناس هنا لديها هواتف خلوية |
| Her gün Noche'lilerden cep telefonu numarası alırım. | Open Subtitles | كل يوم أتلقى أرقام هواتف " خلوية من " نوتشيه |
| cep telefonları... Onlar mobil oluyor yani minnoşum. | Open Subtitles | هواتف خلوية مما يعني أنها متنقّلة أيتها الجميلة |
| Acil durumlar için kayıtlı bir numarayla ön ödemeli cep telefonları. | Open Subtitles | هواتف خلوية تم الدفع مُقابلها مُسبقاً مع رقم واحد مُخزن بها لحالات الطواريء |
| Geçen sene oraya bir Kızılderili kumarhanesi yapıldı ve mecburen baz istasyonu koydular. | Open Subtitles | لقد شيّدوا حانة هندية العام الماضي، وأخيراً قاموا بوضع برج هواتف خلوية. |