| Gaz 1600 yılında tanımlanmış. Van Helmont isimli Hollandalı bir kimyager tarafından. | TED | تم اخترع الغاز في عام 1600 بواسطة كيميائي هولندي يدعي فان هيلمونت. |
| İşin gerçeği, bu armağan dünyaya 1738'de Hollandalı bilge Daniel Bernoulli tarafından verildi. | TED | وقد وضح، في الواقع، أن العالم قد مُنح هذه الهدية عام 1738 من موسوعي هولندي يدعي دانييل برنولي. |
| Ününü İngiltere'de yapmış çok çok ünlü Hollandalı bir ressamın kızı. | TED | لقد كانت بنت رسام هولندي شهير جداً جداً، الذي صنع شهرته في إنجلترا. |
| Daha hafif bir suçlama olan sahtekarlıktan bir yıl yedi ve öldüğünde Hollanda halkının nazarında bir kahramandı. | TED | وحوكم بتهمة التزوير والتي كان عقابها في تلك الاثناء نحو عام ومن ثم مات كبطل هولندي |
| Neden bir Yahudi'nin hayatı, bir Alman'ın hayatından değerli? Buna kim karar veriyor, sen mi? | Open Subtitles | هل حياة يهودي ما، يساوي أكثر من حياة هولندي طيب؟ |
| Tam bir klasikti, dostum. 500 kiloluk bir Hollandalı tarafından fırlatıldı. | Open Subtitles | ذلك الشيء كان مضحكاً كان سيدفع 400 جنيه هولندي |
| Yataktan kalkar ve kendisini, Hollandalı bir travesti ile altı tane Arap erkeğin arasına sıkışmış olarak bulur. | Open Subtitles | لقد استيقظ في السرير ليجد نفسه محشوراً بين متحول جنسي هولندي |
| 1970'lerde Johann Bandersmutt isminde Hollandalı "Metalurjik bir berbatlık" vardı. | Open Subtitles | في السبعينات , يعيش هناك شخص هولندي متخصص في علم استخلاص المعادن اسمه يوهان فان دير سموت |
| 23. kapıdan bir Hollandalı çifti karşılamam gerek. Hoçşakalın. | Open Subtitles | أنا أقابل زوج جميل هولندي على البوابة 23 , وداعاً |
| 500 kiloluk bir Hollandalı tarafından fırlatıldı. | Open Subtitles | ذلك الشيء كان مضحكاً كان سيدفع 400 جنيه هولندي |
| Buradaki insanlar hayatlarını bir Hollandalı için riske atmaz. | Open Subtitles | لن يهتم الناس هنا من اجل حياة سائح هولندي |
| Bu Hollandalı bir terapist tarafından keşfedilen bir yöntem. | Open Subtitles | إنها في الحقيقة تقنية مخترعة من قبل معالج هولندي |
| İsmi şehre yeni gelmiş bir Hollandalı kaşif tarafından verilmişti. | Open Subtitles | لقد التقطها من مخترع هولندي كان قد وصل لتوه إلى المدينة |
| Bir zamanlar kurşun bir asker Hollandalı bir çocğuğa şöyle dedi: | Open Subtitles | بأن الرصاص كان غير مؤذي للأطفال لعبة صغيرة من الرصاص على شكل جندي قالت ذات مرة لطفل هولندي |
| Sarı saçlı, mavi gözlüyüm ve Hollanda pasaportluyum. | Open Subtitles | لدي شعر اشقر وعيون زرقاء , وجواز سفر هولندي |
| Yel değirmenleri olmasaydı da Hollanda veya Hollanda sosu olmazdı. | Open Subtitles | ومن دون طاحونة هوائية ليس لديكم هولندي او صلصة هولاندية فطيرة تفاح هولاندية |
| 1948 Hollanda'dan gelen teori; | Open Subtitles | نظرية 1948 من أصل هولندي عن المساحات الفارغة |
| Dünden beri bir Alman sanayici tarafından kiralandı. | Open Subtitles | تم تأجيرة لصانع هولندي إعتباراً من الأمس. |
| Ailesiyle birlikte burada sarayda olan Flemenk bir Baron da kızını araya soktu. | Open Subtitles | وبارون هولندي هنا مع عائلته, وضع أبنته في هذا السباق. |
| Fransızca, Flemenkçe, Almanca. | Open Subtitles | فرنسي هولندي الماني |
| Ne bu, Hollandaca mi? | Open Subtitles | ماهو , هولندي ؟ |
| Felemenkçe. | Open Subtitles | إنه هولندي |