| Eh, bu Onun kaybı. Sen de başka bir işe girersin, aynen öyle. | Open Subtitles | حسناً , هو الخاسر ستحصل على وظيفة أخرى , بهذه السهولة |
| 'çünkü güzellik geçicidir, gerçi sende ki kalıcılığıyla iyi bir iş yapmış, ve uzun koşu da, bu Onun kaybı olacaktır. | Open Subtitles | لأن الجمال يذبل لكن جمالك نجح في التماسك بشكل مدهش و على المدى الطويل سيكون هو الخاسر |
| - O kaybeder, Lady Tottington. | Open Subtitles | - هو الخاسر يا سيدة (توتنجهام) |
| O kaybeder. | Open Subtitles | مم ، هو الخاسر |
| Boyun eğen ya da pes eden, sonunda kaybeden kişi olur. | Open Subtitles | و الذي يتزحزح أو يحجم سيكون هو الخاسر في النهاية |
| O kaybetti, çünkü kredi kartından bin dolarlık saman harcaması yaptık. | Open Subtitles | هو الخاسر, لأن ماحققناه للتو هو جعله ينفق الكثير |
| Sonuçta Onun kaybı. | Open Subtitles | هو الخاسر ، أليس كذلك ؟ |
| Onun kaybı. | Open Subtitles | حسنا ً, هو الخاسر |
| Onun kaybı. | Open Subtitles | هو الخاسر |
| O kaybeder. | Open Subtitles | (هو الخاسر ) |
| Bu demek oluyor ki yaşlı Mark hapse girerek en fazla kaybeden. | Open Subtitles | ما تعنيه أن مارك الصغير هو الخاسر الأكبر من دخول السجن |
| Yani kaybeden erkek olur. | Open Subtitles | إذن فالرجل هو الخاسر في كل الأحوال |
| O kaybetti değil mi? | Open Subtitles | هو الخاسر , صحيح؟ |