| O adam, definenin nerede gömülü olduğunu bilen tek kişi olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن صديقك هو الشخص الوحيد الذي كان يعلم بمكان الكنز |
| Kardinal, Papa'dan bir evlilik fehsi temin edebilecek olan tek kişi. | Open Subtitles | الكاردينال هو الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يحقق الانفصال عن البابا. |
| Başım derde girse, arayacağım tek kişi. | Open Subtitles | وحين أكون في مأزق هو الشخص الوحيد الذي أتصل به |
| Ronnie, yanında takılmasına izin veren tek kişiydi. | Open Subtitles | روني هو الشخص الوحيد الذي سمح له بالتسكع في وندرلاند |
| Hayatımda güvendiğim tek insan sensin. | Open Subtitles | أعني ، أساساً انت هو الشخص الوحيد الذي وثقت به طوال حياتي |
| Gelip beni çıkaracağını düşündüğüm tek kişi sendin. | Open Subtitles | أنت هو الشخص الوحيد الذي خطر في ذهني أنه ربما يأتي إلى هنا ليخرجني |
| Sanırım bunu bir tek kişi anlatabilir. Roy. | Open Subtitles | أعتقد أنه هو الشخص الوحيد الذي يستطيع فعل هذا |
| İki soruşturmanın da detaylarını bilen tek kişi oydu, o da Hollings hakkında bildiklerini alarak süpheleri kendi üstünden attı. | Open Subtitles | لقد كان هو الشخص الوحيد الذي يعرف التفاصيل عن كلا التحقيقين لذا أخذ ما يعرفه عن هولينغز حتى يبعد الشبهة عن نفسه |
| Bu soygunu yapacağımızdan haberi olan tek kişi, O. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي يستطيع ان يصلنا بهذه العملية |
| Aradığımız kişi ailemi kurtarabilecek tek kişi. | Open Subtitles | الشخص الذي نبحث عنه هو الشخص الوحيد الذي يمكنه إنقاذ عائلتي |
| Motorları tamir edebilecek tek kişi o. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي يستطيع اصلاح المحركات |
| Kıbrıs'ta kimliğini teşhis edebildiğimiz tek kişi Craig. | Open Subtitles | كريغ هو الشخص الوحيد الذي لدينا هويته من الفريق |
| Ne olduğunu bilebilecek tek kişi. | Open Subtitles | نعم, وها هو الشخص الوحيد الذي على الارجح يعرف ما الامر. |
| Peki oğlu, şerif yardımcısı o gece senden başka odaya giren tek kişi oydu. | Open Subtitles | لذا إبنها نائب مدير شرطة هو الشخص الوحيد الذي كان هناك في الليل |
| Onlardan beni koruyabilecek tek kişi de sensin. | Open Subtitles | وأنت هو الشخص الوحيد الذي يمكنه حمايتي منهم. |
| Shane bunu bilen tek kişi lütfen başkasına söyleme.. | Open Subtitles | شين هو الشخص الوحيد الذي يعرف بذلك سواك. لذا أرجوكِ لا تخبري أحدًا. |
| Tamam, şu an saldırganı tarif edecek tek kişi Alan. | Open Subtitles | حسناً, الآن "الان" هو الشخص الوحيد الذي قد يتعرف عليه. |
| Patlamadan sonra saymadığımız tek kişiydi. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي لا نستطيع معرفة مكانه بعد الإنفجار عظيم. |
| Ağabeyim bir şeyleri değiştirebilecek tek kişiydi. | Open Subtitles | شقيقي، هو الشخص الوحيد الذي كان بوسعه تغيير الأشياء |
| Bunu bilen tek kişiydi, ve parayı onlar taşıyordu. | Open Subtitles | ليني هو الشخص الوحيد الذي يعرف |
| Bunu söylemek istediğim tek "insan" sensin. | Open Subtitles | أنتِ هو الشخص الوحيد الذي أردت أن أقول له |