| Ancak şimdilik, yaşanılabilir tek gezegen bu ve bizim kırmızı lekemiz burası. | TED | ولكن للآن، هذا هو الكوكب الوحيد الصالح للحياة، هذه هي بقعتنا الحمراء. |
| Olabilecek tüm yaşamın görülebileceği tek gezegen gerçekten sadece Dünya'mız mı? | Open Subtitles | أيمكن أن يكون هذا حقاً هو الكوكب الوحيد الموجود المليء بالحياة؟ |
| Şimdi... Bu noktaya kadar oynadığımız gezegen buydu. | TED | هذا هو الكوكب الذي كنا نلعب فيه حتى هذه المرحلة من اللعبة. |
| Şu anda, Dünya üzerinde yaşam olduğunu bildiğimiz tek gezegen. | TED | حاليا, الارض مازال هو الكوكب الوحيد الذي نعرفه الذي يعج بالحياة. |
| Çok yakında daha fazlasını bilme şansımız olsa da yaşanılabilir olduğunu bildiğimiz tek gezegen bu. | TED | هذا هو الكوكب الوحيد الذي نعرف أنه صالح للحياة، بالرغم من أنه في القريب العاجل ربما سنعرف المزيد. |
| Ayrıca Plüton 1930'da Lowell gözlemevinde keşfedildiğinde herkes onun Lowell'in bulduğu gezegen olduğunu sanmıştı. | TED | وحين جرى اكتشاف كوكب بلوتو في 1930 في مرصد لويل، قال جمهور الفلكيين بأن هذا هو الكوكب الذي بشّر به لويل. |
| Bu da Goauld'un haritalarına eklemediği gezegen sistemindeki tek gezegen. | Open Subtitles | هذا هو الكوكب الوحيد ضمن تلك الكواكب و الذى لم يدرجه الجواؤلد ضمن خرائطهم |
| Mars şu anda Güneş Sistemimizde, yaşamı destekleyebilecek tek gezegen. | Open Subtitles | المريخ هو الكوكب الوحيد بالإضافة لكوكبنا في المجموعة الشمسية الذي تتوفر له المصادر اللازمة لدعم الحياة. |
| Burası sahip olduğumuz gezegen, burası ve burası arasında, tüm set bu. | Open Subtitles | هذا هو الكوكب الذي لدينا من هنا إلى هناك، هذا هو موقع التصوير |
| Samanyolunda, bu kadar dinin boyunduruğu altında yaşam alanı barındıran başka gezegen var mıdır acaba? | Open Subtitles | ما هو الكوكب الوحيد في مجرتنا الذي فيه سكان أخضعوا بشكل هائل و عميق للدين ؟ |
| Güneş sisteminde, bir kadının adı verilen tek gezegen. | Open Subtitles | هذا هو الكوكب الوحيد في النظام الشمسي الذي سمي على اسم امرأة |
| Senin bildiğin tek gezegen kahvaltıda okuduğun gazetenin üzerinde yazan. | Open Subtitles | الكوكب الوحيد الذي تعرفه هو ''الكوكب اليومي'' الذي تقرأه على منضدة الفطور |
| Bu da en uzak gezegen, Neptün, 30 astronomik birim yani 30 cm. | Open Subtitles | وهذا هو الكوكب الأكثر بعدا نبتون ، و 30 وحدة فلكية لذلك 30 سنتيمترا |
| Katı dış kabuk. Üzerinde yürüdüğümüz gezegen oluyor bu. | Open Subtitles | سطح خارجي قاس و هو الكوكب الذي نمشي عليه |
| Biz silah taşıma hakkına sahibiz ve Mars kırmızı bir gezegen. | Open Subtitles | لدينا الحق في حمل السلاح ، و لا تنسى أن المريخ هو الكوكب الأحمر |
| Güneş sistemimizde bir Tanrı adı verilmeyen tek gezegen Dünya'dır. | Open Subtitles | الأرض هو الكوكب الوحيد في نظامنا الشمسي الذي لم يُسمى تيمنًا بإله |
| Yani, oyuncunun evrimleştiği gezegen bu. | TED | هذا هو الكوكب الذي طوره اللاعب، |
| Plüton'un aslında sanılan gezegen olmadığı açığa çıkmış olsa da günümüzde bilinen ilk keşif olan gezegenlerin ötesinde yörüngedeki binlerce minik, buzlu cisimden biri. | TED | ورغم أنه قد اتضح أن بلوتو ليس هو الكوكب المزعوم الذي ظُنّ أنه هو، ولكنه كان أول اكتشاف لما يُعرَف الآن بآلاف من الأجسام الصغيرة المتجمدة في مدارٍ خلف الكواكب. |
| Voyager, 70'lerin ortasında fırlatılmış bir gezegen sondası. | Open Subtitles | المسافر هو الكوكب اطلق في وسط - ' 70 اس. |
| Kuiper Kuşağı cisimlerinden birinin Plüto'nun dokuzuncu gezegen olduğunu düşünüyorduk. | Open Subtitles | "كنا نعتقد بأن أحد أجسامها "بلوتو هو الكوكب التاسع |