| Şu ikisine bakabildiğin sürece, - önemli olan bu. | Open Subtitles | طالما أنكِ تستطيعين الإعتناء بهما، فهذا هو المهمّ |
| Hayır, sadece bir kere görüyorum ve sonra ama önemli olan bu değil. | Open Subtitles | لا، أراها مرّة واحدة فقط، ولكن ليس هذا هو المهمّ |
| Nasıl yapacağı kimin umurunda. Şu anda önemli olan bu değil. | Open Subtitles | مَنْ يبالي بالطريقة فليس هذا هو المهمّ الآن |
| önemli olan şey bu sandım. Ama... Ben barmen değilim. | Open Subtitles | ظننت أنّ هذا هو المهمّ لكنّي لستُ ساقياً |
| Evet, hırpalanmış göründüğünü biliyorum ama amaç da bu zaten. | Open Subtitles | نعم أعرف أنّه يبدو فاسداً لكنْ ليس هذا هو المهمّ |
| Evet, hırpalanmış göründüğünü biliyorum ama amaç da bu zaten. | Open Subtitles | نعم أعرف أنّه يبدو فاسداً لكنْ ليس هذا هو المهمّ |
| Evet, haklısın. önemli olan da bu. | Open Subtitles | .نعم، أنت محق، هذا كل هو المهمّ |
| önemli olan yaşıyor olmak. | Open Subtitles | البقاء علي قيد الحياة هو المهمّ |
| Söyle ona. Vicdanını rahatlat, çünkü önemli olan budur. | Open Subtitles | طهّري ضميركِ، لأنّ هذا هو المهمّ |
| önemli olan kendi hisleri. Tek istedigi kendini iyi hissetmek. | Open Subtitles | إحساسه هو المهمّ يريد أن يتحسّن شعوره |
| Yok canım, bu senin tarzın. önemli olan da bu. | Open Subtitles | -هيهات، إنّها تعبّر عنكَ، وهذا هو المهمّ |
| önemli olan Zelena'nın kaçması. Emma kadar önemli değil tabi. | Open Subtitles | (زيلينا) طليقة، وهذا هو المهمّ لكنْ ليس بقدر أهمّيّة (إيمّا) |
| önemli olan kutu değil içindeki şey. | Open Subtitles | ليس الصندوق هو المهمّ وإنّما ما بداخله |
| önemli olan nasıl hissettirdiği. | Open Subtitles | ما تشعر به هو المهمّ |
| önemli olan bu. | Open Subtitles | .وهذا هو المهمّ |
| Senin için önemli olan nedir? | Open Subtitles | ما هو المهمّ لكِ ؟ |
| Hayır, önemli olan çocuklarla ilgilenmek. | Open Subtitles | -لا. الاعتناء بالأولاد هو المهمّ |
| önemli olan çocuk. | Open Subtitles | الفتى هو المهمّ. |