| Altımızda sivil halk yok. Şimdi tam zamanı, efendim. - Ateş etmeyin. | Open Subtitles | نحن لَسنا على منطقة مأهولة بالمدنيين .الآن هو الوقت المناسب يا سيدي |
| Eğer söyleyecek bir şeyin varsa şimdi tam zamanı . | Open Subtitles | إذا كان لديكِ أى شيئ لتقوليه فالآن هو الوقت المناسب |
| Eğer söyleyecek son sözlerin var ise şimdi tam sırası. | Open Subtitles | إن كان لديك أي كلمات أخيرة فهذا هو الوقت المناسب |
| Anlıyorum ama sizi bunun doğru zaman olduğuna temin ederim. | Open Subtitles | أنا أفهمك, ولكنني أؤكد لك أن الآن هو الوقت المناسب. |
| Başka bir ülkedeki iş için şu an uygun zaman, mesela o staj için, denemek istediğiniz yeni bir iş için. | TED | لذا الآن هو الوقت المناسب لذلك العمل في الجهة الأخرى من البلد، لذلك التدريب، لهذه البداية التي تودين تجربتها. |
| Ev almak için doğru bir zaman olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أن هذا هو الوقت المناسب لبناء منزل؟ |
| - Elveda etmek istiyorsan şimdi tam vakti. | Open Subtitles | ان أردت أن تودعه, فهذا هو الوقت المناسب حسنا |
| Artık, bu endüstride değişim yaratma ve daha sürdürülebilir bir yöne itmenin vakti geldi. | TED | هذا هو الوقت المناسب لإحداث التغير المبدع في هذه الصناعة وأن ندفع بإتجاه الاستدامة. |
| En iyi cevap: çünkü zamanı geldi: | TED | إجابة الملاحظة الأولى كانت و ما زالت بسبب أن هذا هو الوقت المناسب |
| Çünkü eğer söyleyecek bir şeyin varsa... bu tam zamanı. | Open Subtitles | لأنه إن كان لديك ما تقولينه الآن هو الوقت المناسب |
| Herhangi biriniz geri dönemk istiyorsa, şimdi tam zamanı. | Open Subtitles | إذا أردتم الرجوع, فهذا هو الوقت المناسب. |
| Hadi ama Fisher, bu mükemmel bir zaman. tam zamanı. Anı yakaladık. | Open Subtitles | بالعكس يا فيشر هذا هو الوقت المناسب والحقيقى أنها هذه اللحظة |
| Söyleyeceğin bir şey varsa, şu an tam zamanı. | Open Subtitles | اذا كنت تريد قول شيء فسيكون الآن هو الوقت المناسب |
| Söyleyeceğin bir şey varsa, şu an tam zamanı. | Open Subtitles | اذا كنت تريد قول شيء فسيكون الآن هو الوقت المناسب |
| Gelmek istersen şimdi tam zamanı. | Open Subtitles | إذا أردت أن تحضر , فالآن هو الوقت المناسب |
| Yıllardır bize söylemek istediğiniz ne varsa söyleyin, olmadığınız kadar rahat olun, şimdi tam sırası. | Open Subtitles | إذا كان هناك وتضمينه في أي شيء كنت قد الشوق ليقول لنا لسنوات، ولكنه يرى أنك لا تستطيع، الآن هو الوقت المناسب. |
| Aslında tam sırası çünkü, seçtiğiniz kişilerin kendi hayatlarında yaptıkları seçimler aynı zamanda, sizin adınıza yapılacak seçimleri de etkiler. | Open Subtitles | هذا هو الوقت المناسب أنا أؤمن بأن الخيارات التى يتخذها حاكمكم فى حياته الخاصة... تعكس الخيارات التى سيتخذها نيابةً عنكم |
| Sanırım bunu sana söylemem için doğru zaman bu oğlum... | Open Subtitles | تعرف،ياإبني،أعتقد بأنه من المحتمل أن يكون هذا هو الوقت المناسب لأخبارك |
| Bizim için uygun zaman mı bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كان هذا هو الوقت المناسب لكلينا |
| Tamam,plan B için şimdi doğru bir zaman. | Open Subtitles | حسناً، إذاً الآن هو الوقت المناسب للخطة التالية |
| - Eğer sen isen, şimdi ortaya çıkmanın tam vakti. | Open Subtitles | لأنّه إن كنت، فالآن هو الوقت المناسب للفَصح |
| İşte şimdi ele girmemeyi düşünmenin vakti geldi. | Open Subtitles | أتعلم، قد يكون هذه هو الوقت المناسب الذي تُفكر به بالإنسحاب |
| Gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi. | Open Subtitles | يحتمل أن هذا هو الوقت المناسب لمواجهة الحقائق |
| Sence onları aramanın zamanı mı? | Open Subtitles | هل تعتقد بصدق ان الآن هو الوقت المناسب لأيجادهم؟ |
| "Seni seviyorum, benimle evlen" için her zaman doğru zamandır. | Open Subtitles | -ما الذي تتحدث عنه، "الوقت المناسب"؟ أي وقت هو الوقت المناسب لقول: |