| Yükselmenin en hızlı yolunun... en kısa zamanda en çok sayıda yolsuzluğu ortaya çıkarmaktan geçtiğini biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف الطريق الأسرع للصعود كمية كبيرة من الشرطيين القذريين فى وقت قليل |
| Tam olarak gerilim noktalarının yerlerini biliyordu. Aletleri mükemmel bir şekilde yerleştirilmişti. | Open Subtitles | هو عرف بالضبط نقاط الضغط الصحيحة أجهزته وضعت بشكل مثالي |
| Benim beynimin onunkinin iki katı büyüklüğünde olduğunu biliyordu... ve hayatta kalmak için beni kullandı. | Open Subtitles | هو عرف ان عقلي اكبر من عقله بمرتين وساهم بانتشالي |
| İnancın, Tanrı ile kişi arasındaki özel bir his olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف أن الإيمان يكون تجربة فردية بين الرجل والله |
| Son kelimeleri ezbere biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف الكلمات الأخيرة عن ظهر قلب |
| Taç giyme töreninde hiçbir maharacanın meydan okumayı reddedemeyeceğini biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف ذلك في يوم التتويج ... ... لا يوجد ملك يستيطع ان يرفض التحدي |
| Bunun kesinlikle gerçekleşeceğini biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف ان هذا سيحدث كان يجب ان يحدث |
| Senin hakkında her şeyi önceden biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف كل شيء عنك قبل اليوم |
| Ama yerlerini biliyordu. Kafasındaydılar. | Open Subtitles | لكن هو عرف مكان ظهورها- لقد كانت هنا- |
| Ama yerlerini biliyordu. Kafasındaydılar. | Open Subtitles | لكن هو عرف مكان ظهورها- لقد كانت هنا- |
| Asla anlaşma yapmazsın. Benim yapacağımı biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف اني أودً |
| - Örümceği biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف بخصوص العنكبوت - |
| Senin de bu işi asla yapmayacağını biliyordu. | Open Subtitles | - و هو عرف أنكِ لن تفعلين ذلك . |