| fakat birazdan size güncel bilimi göstereceğim, bu güncel teknoloji. Yine, DNA ile başlıyoruz. | TED | ولكن ما سأريكم اياه هو علم حديث .. وتكنولوجيا حديثة مرة أخرى دعونا نبدأ مع الحمض النووي |
| Konum korku bilimi. | Open Subtitles | أُحاولُ مُسَاعَدَة الناسِ مجال دراستي هو علم الخوف |
| Sahip olduğunuz birçok ekonomist, alanlarının objektif bir bilim olduğuna inanırlar. | TED | العديد من الاقتصاديات ستجعلك تعتقد أن مجالهم هو علم موضوعي. |
| Şu an, anatomi kendi doğası gereğince görsele dayalı bir bilim ve bunu anlayan ilk anatomistler, Rönesans döneminde yaşamış. | TED | الآن، التشريح بطبيعته هو علم بصري، وأول من فهم ذلك من علماء التشريح عاشوا في عصر النهضة. |
| Bak, eninde sonunda şişkoyu mıhlayacağını Biliyordu. | Open Subtitles | مستحيل اسمع غالبا هو علم انك ستمسك الفتي السمين في نهاية الامر |
| Ama Biliyordu, Anne'ye benim gibi yakın arkadaşlarından birinden gelmediği sürece kimse inanmazdı. | Open Subtitles | لكن هو علم ان لااحد سيصدق ذلك الا ان قال ذلك شخص مثلي قريب من آن |
| Eğer kafanı çalıştırıp, ev ödevini iyi yaparsan, tıp sadece bir bilimdir. | Open Subtitles | لو استخدمت رأسك وقمت ببعض الواجبات المنزلية، الطب أساساً هو علم فقط. |
| Ama, aslında, tek sahip oldukları şey önemsiz bir bilimdir. | Open Subtitles | لكن فى الواقع، كل ما لديهم هو علم تافه |
| Üçüncü bölümde söylediğim gibi ekonomi bilimi, zorlu ve karmaşık sayılarla anlatılan oldukça basit bir daldır. | Open Subtitles | كما أقول في الفصل الثالث علم الإقتصاد هو علم تهذيبي بسيط محكوم بقواعد سهلة |
| Benim çalışma alanım kendini korumanın bilimi. | Open Subtitles | محور تركيزي الرئيسي هو علم حفظ الذات البدني |
| Burada yaptığımız mahkeme bilimi. Sadece yargılama hukuğun üstündedir | Open Subtitles | ما نقوم به هنا هو علم المحاكمة المحاكمة أكثر من مجرد قانون |
| Çalıştığımız şey bir vampirin diğeriyle olan ilişkisinin bilimi. | Open Subtitles | إن ما ندرسه هو علم... علاقة مصاص الدماء بالآخر. |
| Formüller nasıl 20. Yüzyıl'ın bilimi olduysa 21. | Open Subtitles | يقال إن الحساب هو علم القرن 21 |
| Rüyaların Psikofizyolojisi bir şarlatanlık değil anne, bu bir bilim. | Open Subtitles | علم النفس الفسيولوجى للأحلام ليس بدجل يا أمى , بل هو علم |
| Paleontoloji küçük çocuklara yönelik bir bilim dalı, dinozor kalıntıları kazıp çıkarmaya dayalı, üstelik ''Jurassic Park'' kostümü giyerek. | TED | علم الحفريات، هو علم موجه للأطفال الصغار، ركز على حفر الديناصورات، بينما يرتدي زي "جيورسيك بارك". |
| Şey mikrodalga, kesinliği olmayan bir bilim Tim. | Open Subtitles | حسنا، أنت تعرف، الفرن هو علم دقيق جدا، تيم، لذلك... |
| Neyin yaklaştığını görmüştü. Kimsenin ona inanmayacağını Biliyordu. | Open Subtitles | هو علم بما سيحدث وعلم أن لا أحد سيصدقه |
| Ölebileceğini ve bizleri hazır hale getirdiğini Biliyordu. | Open Subtitles | هو علم أنه ربما سيموت لذا جعلنا جاهزين |
| O damgayı bulacağımızı Biliyordu. Burayı bulacağımızı Biliyordu. | Open Subtitles | هو علم بأننا وجدنا العلامة هو يعرف بأننا وجدناها! |
| Tıp bir bilimdir ancak kişisel yönü de vardır. | Open Subtitles | الطب هو علم لكن هناك ايضا الشخصية |
| Angela, sanatına olan tüm saygıma rağmen, yüzün yeniden yapılandırılması bir bilimdir. | Open Subtitles | مع كامل الإحترام لفنّكِ) إعادة بناء الوجوه هو علم |
| Yemek yapmak verilere dayanır. bir bilimdir. | Open Subtitles | إن الطهى هو علم كبير |