| Bölge savcısı ile görüştüm, ve o da aynı fikirde. | Open Subtitles | لقد تحدثت إلى المدعى العام و هو على إستعداد للتواصل |
| Sen bir tarafımda ve o da diğer tarafımda... | Open Subtitles | بوجودك على جانب و هو على الجانب الآخر .. |
| Böylece sahile vardık, ve tamamen yeni bir mürettebat aldık ve o da ilk zamanlarda yanımda yardımcı olarak bulunarak, beni Roberts diye çağırmaya başladı. | Open Subtitles | ثم أبحرنا الى الشاطئ قمنا بتعيين طاقم كامل جديد و ظل هو على السفينه لفتره كبحار أول و طوال الوقت كان يدعونى روبرتس |
| muhtemelen çok yakında ya kendini ya da yine başkalarını öldürecek. | Open Subtitles | هو على الارجح سيقتل مجددا اما نفسه او اخرين قريبا جدا |
| Etli güveç diye başlandı ama artık muhtemelen ayakkabıya dönmüştür. | Open Subtitles | لقد بدأ بلحم مطبوخ ولكن الآن هو على الأرجح حذاء |
| Işık, muhtemelen mimarideki en temel yapıtaşlarından biridir. | TED | فالضوء هو على الأرجح واحد من أهم لوازم العمارة. |
| Artık değil! Bu idareden affımı istedim, o da kabul etti. | Open Subtitles | لا أريد سماع المزيد ، لقد طلبت السماح برحيلكم ووافق هو على ذلك |
| Ve o da bu tedavi planının içinde tabii ki | Open Subtitles | وهَلْ كَانتْ هو على معالجة تُخطّطُ أيضاً؟ |
| o da listede olurdu. Frank'e baksana. | Open Subtitles | سيكون هو على القائمة أيضاً ترقب ذلك يافرانك |
| İnan bana, sizinle ilgileneceğim ve o da kendine gelecektir. | Open Subtitles | صدقيني، سأعتني بكِ وسيكون هو على ما يرام |
| Ben onu öldürmemeye, o da benim için çalışmaya karar kıldı. | Open Subtitles | وافقت على تركه حيا. ووافق هو على العمل لدي. |
| Böylece soruşturmaya devam ettik. o da yeni başlangıç yaptı. | Open Subtitles | هكذا نتابع بحثنا ويحصل هو على بداية جديدة |
| Çiftlik satılmış. o da parasını almış. | Open Subtitles | ولقد بيعت المزرعة وقد حصل هو على العائد |
| Tabir şöyleydi, "Joe Amca'ya kulübümüzün bir üyesiymiş gibi davranırsan belki de bir gün o da kulübün üyesiymiş gibi davranır." | Open Subtitles | أو كما قال تشرشل "إذا ما تعاملت مع العم جو على أنه فرد من جماعتنا، فربما "يومًا ما سيتصرف هو على أنه فرد منا |
| o da şüpheliler listemizde. | Open Subtitles | هو على قائمتِنا مِنْ المشتبه بهمِ. |
| Doğru cevap muhtemelen, en az İsveçlinin seçtiği değil mi ? | TED | الجواب الصحيح هو على الأرجح الأول القليل من السويديين اختاروه، أليس كذلك؟ |
| Elbette içinde pek hoş olmayan şeyler de var, ama genel olarak bilim insanları evrenin varlığının muhtemelen iyi bir şey olduğu konusunda hemfikirler. | TED | ومن المؤكد أن هناك بعض من العناصر الأقل إثارة للشهية، لكن على العموم، فقد اتفق العلماء على أن وجودها هو على الأرجح أمر جيد. |
| Baban yaşlanıyor, muhtemelen çocuğunun ilgisini kazanmak istiyor. | Open Subtitles | والدك يكبُـر بالسن، لذا هو على الأرجح يهتم بإبنهُ |
| Gezegenlerin bu ayki konumuna bakarsak beklenmeyen muhtemelen olacak. | Open Subtitles | مع الجانب هذا الشهر، من غير المحتمل هو على الارجح واضح. |
| muhtemelen kabileler arasındaki farkları da gördü. | Open Subtitles | هو على ما يبدو انه تعلم طبيعة الفوارق بين القبائل المختلفة |