| Sevdiğin kişi seni sevdiğinde Bu mümkün olur. | Open Subtitles | هو ممكن فقط عندما يكون الشخص الذي تحبينه يحبكِ بالمقابل |
| Tabii ki, Bu mümkün. | Open Subtitles | بالطبع، هو ممكن أنا مصمّم. |
| Ama aslında yaptıkları şey bugün teknoloji ile nelerin mümkün olduğunu gösteriyorlar. | TED | لكن في الواقع ما يقومون به هو أنهم يظهرون ما هو ممكن من التكنولوجيا اليوم. |
| Bu insanlar bana ilham veriyorlar... ...ve dünyadaki yerinizde gördüğünüz... ...şekil değiştiren dünyaya baktığımızda... ...neyin mümkün olduğunu bize gösterdikleri için... ...onlar bana ilham veriyor. | TED | هؤلاء الناس ألهموني, و كان إلهامهم لأنهم جعلونا نرى ما هو ممكن عندما تغير نظرتك للعالم, و تغير الطريقة التي تنظر بها لمكانك من العالم. |
| Ben mümkün olduğu kadar sık, özgür ve olabildiğince yoğun sekse inanıyorum. | Open Subtitles | انا اؤمن بالعلاقات الجنسية فى كثير من الاحيان كحرية كما هو مكثف كما هو ممكن |
| Ve burada bulunan çoğu kimse Macromedia ve Microsoft'un başları, ve bir şekilde benim derdim: Bence yazılımın insanları zorlayan ve bilgisayarda neyin mümkün olduğu hakkında düşündükleri yolu sınırlayan homejen bir güç var. | TED | وكثير منكم أنتم هناك هم رؤساء ماكروميديا ، ومايكروسوفت ، وبطريقة أولئك يمهدون الطريق لي : اعتقد ان هناك قوة عظيمة متجانسة أن البرامج تُفرض على الناس وتحد من طريقة تفكيرهم حول ما هو ممكن على الكمبيوتر. |
| Ancak daha rahat ve huzurlu olduğundan emin olmak için mümkün olan her şeyi yapacağımdan şüphem yoktu. Ona sıcak bir battaniye ve bir bardak kahve götürdüm. | TED | لكنّي كنت ملزِماً نفسي بعمل كل ما هو ممكن لأجعلها تشعر بالراحة. جلبت لها بطانية وفنجان من القهوة. |
| - Yani Bu mümkün mü? | Open Subtitles | هو ممكن إذن؟ |
| Evren, gerçekten neyin mümkün olduğunu bize göstermek için kendini bir anlığına açar. | Open Subtitles | عندما يفتح الكون نفسها لبضع لحظات لتظهر لنا ما هو ممكن حقا. |
| Sadece sizin iki insan birbirini sevdiğinde nelerin mümkün olduğunu görmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريدكما فقط أن تشاهدا ما هو ممكن عندما يقوم شخصين بحب بعضهما. |
| Evren, gerçekten neyin mümkün olduğunu bize göstermek için kendini bir anlığına açar. | Open Subtitles | عندما يفتح الكون نفسه لبضعة لحظات لكي يرينا ما هو ممكن بحق |
| Anne ile Bertha arasındaki ilişki ve konuşmalar, hastalarımızla, arkadaşlarımızla ve komşularımızla derin kültür seviyesi üzerine sohbet ettiğimizde nelerin mümkün olduğunu gösteriyor. | TED | العلاقة والمحادثات التي كانت بين آن و السيدة بيرثا حددت ما هو ممكن عندما نأخذ نقاشات مع مرضانا، أصدقاؤنا وجيراننا في مستوى ثقافي عميق. |
| Ancak aşkın mümkün olduğunu hatırlamak güzel. | Open Subtitles | ولكن من الجيد أن نتذكر الحب هو ممكن. |
| Mahalle sakinlerinden ve boya ekibinden biri bunu en iyi şöyle açıkladı: "Bu semti değiştirmedi, insanların semtleri için neyin mümkün olduğu hakkındaki bakış açılarını büyük ve küçük çapta değiştirdi. | TED | قالها واحدٌ من أعضاء حيَي وطاقم الطلي بطريقةٍ أفضل عندما قال: "هذا لم يغير الحي، بل غير تصورات الناس حول ما هو ممكن لحيَهم." بطرقٍ كبيرة وصغيرة. |
| Bacağının mümkün olduğu kadarını kurtaracağım. | Open Subtitles | وأنقذ قدر ما هو ممكن من طرفكِ |
| Neyin mümkün olduğu yargısına güvenebilseydim. | Open Subtitles | حكم شخص آخر عما هو ممكن |
| Böylece binin üzerinde öğrenci hayatlarında mümkün olan şeyleri geliştirmeyi başardı. | Open Subtitles | والذي من خلاله الف طالب تعلمو أن يغيرو نظرتهم لما هو ممكن في حياتهم |
| David, mümkün olan her şeyi yapabilirim ama seni gerçek bir çocuk yapamam. | Open Subtitles | دايفد، سأقوم بكل ما هو ممكن... لكن لا يمكنني... أن أجعلك صبيا حقيقيا. |