| Arkadaşlar bilsinler ki, bu akşam ki 'Tavuk' yarışı babam için olacak. | Open Subtitles | يا رجال الصحافة، سباق الجبان هذه الليلة .إنما هو من أجل والدي |
| Bana güvenmeyi öğrenmelisiniz. Çünkü yaptığım her çalışma, bu şirketin geleceği için. | Open Subtitles | صدقوني عندما أقول ما أقوم به هو من أجل مستقبل هذه الشركة، |
| Bu iki gulyabani aşkın güzel insanlar için olduğunu bilmiyorlar mı? | Open Subtitles | ألاّ يعرف هذان القبيحان أن الحب هو من أجل الشباب الوسماء؟ |
| Şimdiye dek yaptığım her şey bundan böyle yapacaklarım, hepsi halkımızı korumak için. | Open Subtitles | كل شيء قمتُ به، وكلّ شيء سأقوم به هو من أجل سلامة قومنا. |
| Karma öğünler, düzgün bir kahvaltıya uyanmak için fazla tembel olan insanlara göredir. | Open Subtitles | الأكل المهجن هو من أجل الأشخاص الأكسل من الأستيقاظ من أجل إفطار لائق |
| Demokrasinin işi refahı meydana getirmek için birçok kişinin katılmını arttırmaktır yoksa paranın bir yerde biriktirilmesi için bazı kişilere olanak verilmesi değildir. | TED | عمل الديمقراطيات هو من أجل تعظيم شمل العديد لخلق الرخاء لا لتمكين قلة من جمع المال. |
| Çantada, Florence için getirdiğim albümler var. | Open Subtitles | السجلات الموجودة في الحقيبة هو من أجل فلورنس |
| Paranın görevlileri uzak tutmak için olduğuna inanmıyorsunuz. | Open Subtitles | لا تصدقين أن المال هو من أجل إبقاء المحققين بعيداً عنهم |
| Ve şimdi de her şeyi beni korumak için yaptığını söyleyeceğin bölüme geldik. | Open Subtitles | و هذا هو الجزء الذي ستخبرني فيه كيف أن كل شئ تقوم به هو من أجل حمايتي |
| Burada düğünün için bulunduğumuzu ve önemli olanın o olduğunu bildiğimi söylemek istedim. | Open Subtitles | أريدكَ أن تعلم بأنني أعلم أنّ سبب وجودنا هنا هو من أجل زفافك و هذا هو المهم |
| Burada düğünün için bulunduğumuzu ve önemli olanın o olduğunu bildiğimi söylemek istedim. | Open Subtitles | أريدكَ أن تعلم بأنني أعلم أنّ سبب وجودنا هنا هو من أجل زفافك و هذا هو المهم |
| Bu, ülkenin güvenliği için hayati bir mesele ve yaptığım şeyi, barışı sağlamak için yapıyorum. | Open Subtitles | إنها حاسمة لأمن هذه الأمة وما أقوم به هو من أجل الخير الأعظم |
| Harika olan bir şey ise, güneş rüzgarının tam olarak nereye kadar vardığını ölçmek için orada bir uzay aracının olacağıdır. | Open Subtitles | وبشكل لا يصدق لدينا مسبار هناك الذي هو من أجل اكتشاف أين تنتهي الرياح الآتية من الشمس |
| Burada yaptığımız her şey riski en aza indirmek için,.. | Open Subtitles | كل ما نفعله هنا هو من أجل أن نقلل الخطر |
| Her şeyi aşağıdaki o üç kişi için yaptım. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو من أجل ثلاثة أشخاص موجودون بالأسفل. |
| - Her şey daha iyi olması için. - Evet, bende giyebileceğimiz giysiler var. | Open Subtitles | كل ذلك هو من أجل تحقيق الأعظم ولقد حصلت على بعض الاشياء نستطيع لبسها |
| Peki o çek onun sadece kültürel entegrasyon için geldiğini düşünüyor mu? | Open Subtitles | هل يعتقد أنّ الشئ الوحيد الذي من أجله ذلك ذلك الشخص هنا هو من أجل التكامل الثقافي وحسب ؟ |
| seni durdurmak için yaşıyorum | Open Subtitles | أعتقد أن سبب وجودي هو من أجل إيقافك فحسب. |
| Kimsenin bu anlaşmayı itibarımızı kurtarmak için yaptığımızı söylemesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يكون هنالك حديث عن أن هذا الاقرار بالذنب هو من أجل مصلحة لأحد من جهتنا |
| Bunların hepsi rekabet işleri, halk için yani. | Open Subtitles | كُل التنافس الذي بيننا هذا هو من أجل الشهرة |