| Hagen'ın planının işe yaraması için, önce bölüme erişmemize izin vermesi gerekiyordu. | Open Subtitles | (لتنجح خطة (هيغن كان عليه أن يتركنا لنعرف محتوى هذا الفصل قبله | 
| İsmi Curtis Hagen ve elinde benim suçlayan bir kanıt var. | Open Subtitles | (إسمه (كيرتيس هيغن و يملك دليلا عن السرقة التي قمت بها | 
| Neal gibi Hagen'ın da yaptığı işe imzasını atmak gibi bir huyu vardı. | Open Subtitles | حسناً ، مثل (نيل) ، (هيغن) لديه الغطرسة لتوقيع اعماله | 
| Mesela, Hagen'la ilk tanışmamız yenilenmekte olan bir kilisede oldu. | Open Subtitles | على سبيل المثال (في اول مرة التقينا بـ(هيغن كان في كنيسة كانت تحت الترميم | 
| Kimliğini kullanmadan önce Hagen Hollandalı bir adamdı. | Open Subtitles | (هيغن) كان يُدعى بـ"الهولندي" *قبل أن تتعرفه *الموسم 1 - الحلقة 1 | 
| Neal gibi Hagen'ın da yaptığı işe imzasını atmak gibi bir huyu vardı. | Open Subtitles | حسناً ، مثل (نيل) ، (هيغن) لديه الغطرسة لتوقيع اعماله | 
| Mesela, Hagen'la ilk tanışmamız yenilenmekte olan bir kilisede oldu. | Open Subtitles | على سبيل المثال (في اول مرة التقينا بـ(هيغن كان في كنيسة كانت تحت الترميم | 
| Hagen'da birlikteydik. | Open Subtitles | كنا على متن سفينة "هيغن" معاً. | 
| Hagen'ın antlaşmaları üç güne FBI'ın kanıt odasına gelir. | Open Subtitles | سندات (هيغن) ستكون في قبو الأدلة الخاص بالمباحث الفدرالية | 
| Yani Hagen yeniden duruşmaya çıkacak ve o sosyopat şantajcı yeniden sokaklarda olacak. | Open Subtitles | إذا (هيغن) سيحصل على محاكمة جديدة ذلك المختل | 
| Eğer Hagen'ın istediği sadece bu bölümse, demek ki kitabın değeriyle ilgili değil. | Open Subtitles | (إذا كان كل ما أراده (هيغن هو هذا الفصل إذا ليس قيمة الكتاب هي التي تستهويه | 
| Ama bizim için bir kopya çıkardım, böylece Hagen'ın bunu neden bu kadar çok istediğini bulabileceğiz. | Open Subtitles | لكني قمت بعمل نسخة لنكون قادرين على معرفة (سبب إهتمام (هيغن به لهذه الدرجة | 
| - Hagen görmek zorunda değil. - Teşekkür ederim, Moz. | Open Subtitles | لا أريد لـ (هيغن)أيضا أن يراه (شكرا (موز | 
| Birkaç saat öncesinde Hagen'la orada buluşmuştuk. | Open Subtitles | (هناك تماما أين إلتقيت مع (هيغن بساعات قليلة قبل الحادثة | 
| Hagen'ın ne istediğini öğrenince onu yeniden olaya dahil ederiz. | Open Subtitles | بمجرد معرفتنا لسبب حاجة هيغن) لها) عندها يمكننا إرجاعها الى الفريق | 
| Aynı zamanda Curtis Hagen'la bağlantım var ve sana ödenen altınları ben çaldım. | Open Subtitles | كما أني شريك (لـ (كيرتس هيغن و أنا من سرق العملات التي دُفِعت لك | 
| Sana altın para olarak ödeme yapmak Hagen'ın fikriydi yani. | Open Subtitles | (إذا كانت فكرة (هيغن أن يدفع لك بالعملات الذهبية | 
| Dawson Hagen için çaldığımız paralardan birini ortaya çıkarmış ve Peter'ın masasında bitiverdi. | Open Subtitles | داوسون) قام بإخراج واحدة) (من تلك العملات التي سر قناها من أجل (هيغن و إنتهى بها المطاف على (مكتب (بيتر | 
| Peter o rüşvetin arkasında Hagen'ın olduğunu asla bilemez. | Open Subtitles | لا يمكن لـ (بيتر) أن يعرف أن (هيغن) كان وراء الرشوة أبدا | 
| Ama Hagen uzun zaman önce bir şey öğrenmişti. | Open Subtitles | لكـن( هيغن)تعلممنذزمن بعيدأمرا واحدا: |