| Bu kötü günlerinde ona sadık kalan tek kişi annesiydi. | Open Subtitles | أمة هي الوحيدة التي ظلت مخلصة له في سوء حظة | 
| Sanırım konumlarını tahmin edebilen tek kişi kızdı. | Open Subtitles | أعتقد أن الفتاة كانت هي الوحيدة التي كانت تخشى على مكانتهم | 
| Annenin sırtından vurulmayan tek kişi olduğunu biliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | ما نعرفه هو أن الأم هي الوحيدة التي لم تصاب من الخلف | 
| Ve ben yaşadığım sürece onları bir tek o söyleyecek. | Open Subtitles | وطالما انا علي قيد الحياة ستكون هي الوحيدة التي تغنيهم | 
| Hırsızların haricinde eve bu şekilde giren tek kişidir. | Open Subtitles | باستثناء اللصوص، هي الوحيدة التي تدخل بهذه الطريقة. | 
| Taylor, donanma olayını ciddiye alan tek kişiydi. | Open Subtitles | (تايلر) هي الوحيدة التي تأخذ تمارين البحارة تلك بشكل جديّ | 
| Onu canlı ele geçirmemiz gerek. Şu anda o makineyi kullanmayı bilen tek kişi o. | Open Subtitles | نريدها على قيد الحياة، هي الوحيدة التي تعرف كيفية استخدام الآلة | 
| Görülüyor ki, beni dinleyen tek kişi oydu. | Open Subtitles | لكن صادف أنها هي الوحيدة التي تستمع إليّ | 
| Ömrünü göremediğim tek kişi o. | Open Subtitles | .مدة حياتك هي الوحيدة التي لا أستطيع النظر إليها | 
| Onları alabilecek tek kişi kız. | Open Subtitles | نحنُ نريد مالذي يعرفه هي الوحيدة التي بإستطاعتها الحصول عليها | 
| Onları kurtarabilecek tek kişi belki de. | Open Subtitles | ربما تكون هي الوحيدة التي تستطيع إطلاق سراحهم | 
| Evlendiği katil için eski sevgilisinden yardım isteyen tek kişi Melissa'dır herhalde. | Open Subtitles | ياللروعة ، ميليسا هي الوحيدة التي تستطيع الطلب من الشاب الذي تخلت عنه في مساعدة القاتل الذي تزوجته | 
| - Hey. Öttüğün tek kişi o mu? Ne? | Open Subtitles | مهلاً ، هل هي الوحيدة التي أخبرتها بالأمر ؟ | 
| Peki ya güvenebileceğim tek kişi oysa? | Open Subtitles | ماذا اذا كانت هي الوحيدة التي يمكنني الإعتماد عليها؟ | 
| Bunun cevabını verebilecek tek kişi o. | Open Subtitles | أعتقد أنها هي الوحيدة التي يمكنها الإجابة علي هذا السؤال. | 
| Hava hücumu imkanı olmazsa anteni sökebilecek tek kişi o. | Open Subtitles | هي الوحيدة التي تتمكن من تعطيل الصحن مالم تنجح الضربة الجوية. | 
| Yani, gerçekten orada olan bir tek o vardı. | Open Subtitles | هذا ليس عدلا أعنى لقد كانت هي الوحيدة التي ذهبت | 
| Hayır, hayır Leslie olmaz. Hayır. Alfabeyi geğirerek okuyabilen tek o. | Open Subtitles | لا ليس ليزلي لا، هي الوحيدة التي تعرف كيف تتهجأ الأبجدية وهي تتجشأ | 
| Bu taraftan giren tek kişidir. | Open Subtitles | هي الوحيدة التي تدخل بهذه الطريقة. | 
| Ayrıca, Brad'in bir pislik olduğunu dile getirebilen tek kişidir. | Open Subtitles | بالاضافة , أنها هي الوحيدة التي تتصدى لـ(براد) | 
| Sunuculardan birine sistem yaması gerekiyordu ve Chloe bunu düzeltebilecek tek kişiydi. | Open Subtitles | كنا في حاجة لأمر ما في السيرفر و(كلوي) هي الوحيدة التي يمكنها إصلاحه | 
| Bren, kulüpteki tek kişiydi. | Open Subtitles | برين"هي الوحيدة التي كانت داخل النادي |