| Asker olarak öldü, bir sonrakinin ardında, Onlar dev ağaçlar ormanına yöneldiler. | Open Subtitles | بموت الجُنود واحدًا تلو الآخر، هُم توّجهوا نحو غابة ،ذات أشجار ضخمة |
| Demet istediğim bazen rüyalar ve hayaller Onlar sadece onlardır, rüyalar ve hayallerdir. | Open Subtitles | ،أعني بعض الأحيان الأحلام و الررؤى .هُم كذلك فعلاً، مجرد رؤى و أحلام |
| daha dün yaşanmış gibi hissetirmezler. ve bu Onlar için çok daha iyidir. | TED | هُم لا يشعرون بحدة العواطف وكأنها حصلت بالأمس فقط، وهذا أفضل مكان ليكونوا فيه. |
| bunlar bizim aradığımız insanlar eğer bize isimlerini verirsen durum çok kötü olmaz. | Open Subtitles | أولئك هُم الأشخاص الذين نُريدهم، لذا لو أعطيتِنا اسمائهم، فلن يكون أمركِ سيئاً. |
| Ayrıca dürüst olalım, gizlilik konusunda en çok mızmızlanan kişiler muhtemelen bir şey saklamaya çalışan kişilerdir. | Open Subtitles | ولنكن صادقين، كلّ تلك الصرخات حول الخصوصيّة، هُم على الأرجح من يُحاول إخفاء شيءٍ عن العامّة. |
| Tanrım! Onlar bizi soyardı yahu. | Open Subtitles | يا إلهى, كان يُمكِن أن يقوموا هُم بسرقتنا. |
| Demek Onlar kayıtları ve Eric'i istiyorlar çünkü onları nerede bulacağını biliyor, değil mi? | Open Subtitles | إذاً، إنهم يريدون الأحداث و هُم يريدون، إيريك لأنه يعرف كيف يجدهم، صحيح؟ |
| Hepimiz aynı deriye sahibiz... Onlar değil. | Open Subtitles | مَوضوعي بَسيط. جميعُنا نَتشارَك في لون البَشَرَة و هُم لا |
| Onlar yaşadığı sürece, erkek doğuramam. | Open Subtitles | طَالمَا هُم علَى قَيد الحَياه، لا أسَتطِيع أن أحمِل بِطفِل |
| Evlenecek olan biz değil miyiz? Onlar neden öpüşüyorlar? | Open Subtitles | نحن الأشخاص الذين تزوجوا لِمَ يتبادلان هُم القبلات؟ |
| harika yapıyorlar Onlar için mutluyum onlara inanamıyorum ne kadarda değiştiler yine ben düşünüyorum sıska küçük bir çocuk | Open Subtitles | هُم بخير. أنا سعيد جداً لما هُم عليه. لم يُصدقوا كم أنا تغيّرت. |
| Çünkü Onlar yardıma ihtiyacı olduğunda yardım alamıyorlar. | Open Subtitles | عندما هُم يتعرّضون للأذى في الواقع لأنّهم لا يتلقون المُساعدة التي يحتاجون إليها فعلاً. |
| Onlar göçebe bir şekilde ve aileleri bu hayatın nesillerdir üyesi olan insanlardan oluşuyorlar. | Open Subtitles | هُم مجموعة من الناس الهائمين المُنعزلين أعضاءهم مُتألفة مِن أجيال من العوائل تربّت في نفس نمط الحياة. |
| Onlar gençleri kıskanıyor veya mümkün olduğunda onlara iftira atıyor. | Open Subtitles | هُم يحسدون الشباب، ويُريدون تجنبهم أو تشويه سمعتهم كلما كان ذلك مُمكناً. |
| Bir dakika. Bu bizsek şu da Onlar dersek düşündüğüm yerdeler mi? | Open Subtitles | حسناً، انتظري، إذا كنّا هنا، وذلك هُم فهل هُم حيث أعتقد أنّهم مُتواجدين؟ |
| bunlar bizim aradığımız insanlar eğer bize isimlerini verirsen durum çok kötü olmaz. | Open Subtitles | أولئك هُم الأشخاص الذين نُريدهم، لذا لو أعطيتِنا اسمائهم، فلن يكون أمركِ سيئاً. |
| bunlar destekçilerinizi. Oz'daki hayata alışmanıza yardım edecekler. | Open Subtitles | هؤلاء هُم رُعاتكُم، سيُساعدوكُم في التأقلُم معَ الحياة في سِجن أوز |
| bunlar, evimize gelen adamlar. | Open Subtitles | هؤلاء هُم نفس الأشخاص الذين أتوا إلى شقتنا. |
| Gizlilik konusunda en çok mızmızlanan kişiler muhtemelen bir şey saklamaya çalışan kişilerdir. | Open Subtitles | "أولئك أصحاب الصرخات العالية حول الخصوصيّة هُم على الأرجح من يُحاول إخفاء شيءٍ." |
| Evlendiğini biliyorum, iyiler mi? | Open Subtitles | أعلم أنّك تزوّجتِ من جديد... هل هُم في أمان؟ |
| Baktığın kızlar da dönüp sana bakmaya başladığı zaman onlara karşı gerçekten nazik ol, olur mu? | Open Subtitles | عندما تنظُر للفتيات, هُم ينظُرون للوراء, تأكد من أنك ستكون لطيفاً حقاً لهم. حسنا؟ |
| Güçsüz oldukları için bir öndere veyahut hayale bel bağlıyorlar. | Open Subtitles | هُم ضعفاء. لذلك هُم يرغبون بقائد أو شخص يعتمدون عليه. |
| Central Booking'ın dediğine göre oraya gitmemişler nerede olduklarını bile bilmiyorlar. | Open Subtitles | يقول الحجز المركزي أنّه لمْ يصل قط. هُم لا يعرفون مكانه. |