| Manastırdan ayrılıp buraya geldim ve keşişlerden birine rüşvet verdim. | Open Subtitles | تركت الدير وأتيت إلى هنا ورشوت أحد الرهبان |
| Şey, dayak yememek için Manchester'dan çıkmam gerekiyordu... ve buraya geldim ve dayağımı yedim. | Open Subtitles | حسنا، كان علي مغادرة مانشستر لأنني كنت سأُضرب... وأتيت إلى هنا وضُربت. |
| Kurt, sana söylemek istediğim bir şey var ve yüz yüze konuşmak istediğim için buraya kadar geldim. | Open Subtitles | (كورت) لدي شيء لأخبرك إياه، وأتيت إلى هنا لأنه نوع من الأشياء التي أود أن أخبرك بها وجهاً لوجه. |
| Ve ben de buraya kadar geldim Liam. | Open Subtitles | (وأتيت إلى هنا يا (ليام |