| Muhteşem ikramlar ve güzel çiçekler D.j., mükemmel konuk listesi... | Open Subtitles | متعهد حفلات رائع وأزهار جميلة دي جي, وقائمة ضيوف مثالية |
| Mum ışığındaki yemekler, çiçekler, bütün bunlar, bu insanların yaptığı herhangi bir ayin gibi. | Open Subtitles | وجبات على ضوء الشموع وأزهار إنه تقليدي تماماً كما لدى الجميع |
| Kuşlar var, böcekler var, hayvanlar var bitkiler, ağaçlar, çiçekler var ve hisler var! | Open Subtitles | هناك طيور، وحشرات، وحيوانات... أعشاب، وأشجار، وأزهار... ... |
| Çünkü korumak zorunda oldukları kökleri, gövdeleri, çiçekleri ve meyveleri yok. | TED | حسناً، ليس لديهم جذوع وسيقان وأزهار وفواكه وكل ذلك من أجل البقاء. |
| Karşıdaki evin çimen, ağaç ve çiçekleri var. | Open Subtitles | -لدى المنزل عبر الشارع مرج وأشجار وأزهار |
| Böylece İngiliz çiçekleri ve çalılar dokumuş oldum. | Open Subtitles | ووضعتُ خلاله شجيرات وأزهار إنجليزية |
| Çilekler ve çiçekler mısır koçanın üstünde, he? | Open Subtitles | فراولة وأزهار على الذرة، هاه؟ |
| - Kediler. - Ve çiçekler. | Open Subtitles | قطط وأزهار |
| Şampanyayı, çiçekleri ve Danny'yi temin edeceğim ben. | Open Subtitles | سأحرص على أن يكون هنالك شامبانيا (وأزهار و (داني |
| Eh, büyü biliyoruz az çok... Piksi çiçekleri sadece tek bir nedenden dolayı büyür... | Open Subtitles | أنا عليمة بالسحر وأزهار (بيكسي) لا تنمو إلّا لسبب واحد... |