"وأشجار" - Translation from Arabic to Turkish

    • ağaçlar
        
    • ağaçları
        
    • ağaçlarla
        
    • ağaç ve
        
    • ağaçlarına
        
    • ağaçlarıyla
        
    • timsahlar ve
        
    Ama onlar sadece orada yaşayan köpeklermiş ve tam suyun yanındaydı, dolayısıyla etrafta yüzen kuğular ve ördekler vardı ve her yerde büyüyen ağaçlar ve şeker varillerine yerleşmiş arılar. TED إلا أنها كانت كلاب متوحشة تأوي هناك تماماً بالقرب من إتجاه الميا, لذا فقد كان يسبح فيها البط والبجع وأشجار تنمو في كل مكان والنحل يبني خلاياه في براميل السكر.
    ağaçlar, gökkuşağı ve küçük sevimli tavşanlar... Open Subtitles وأشجار وأقواس قزح وأرانب صَغيره, صغيره جداً.
    Bana yalnızca okyanus meltemleri ve hindistancevizi ağaçları yardım edebilir. Open Subtitles نسيم المحيط وأشجار جوز الهند يمكنها فقط أن تساعدني الآن
    Bu yüzden toplulukları su, meyve ağaçları, çiçekler ve hayvanları ortak yerleşim alanlarına dahil ederek tasarlarlar. TED لذلك هم يصممون مجتمعات تشمل المياه وأشجار الفواكه والأزهار والحيوانات في الأماكن العامة على الموقع.
    Çünkü buralar görülmeye değer kır çiçekleri ve ağaçlarla kaplı. Open Subtitles لأن هنا لدّينا أزهار برية وأشجار لرؤيتها
    Peki, ağaç ve çukurlardan başka bir şey yoksa ne yapacağız? Open Subtitles لو أن هناك شيء آخر غير الثقوب , صخور وأشجار ؟
    Şu böğürtlenlere, zeytin ağaçlarına ve vahşi biberiyelere bak! Open Subtitles أنظري إلى تلك الأشواك الضخمة وأشجار الزيتون والأكاليل البرية
    Zavallı kaptan bayraklar ve Noel ağaçlarıyla çok çaba harcadı ama ben bütün yol boyunca ağlayıp durdum. Open Subtitles القبطان المسكين بذل جهداً كبيراً بتزيين السفينة بالأعلام وأشجار عيد الميلاد ولكني بكيت طوال أيام الرحلة
    Bu deltada, balıklarla dolu suyun içine dışına sürünen timsahlar ve üzerlerinde yılanlar sallanan ve türlü kuş bulunan selviler vardır. TED ويوجد في الدلتا تماسيح تزحف تدخل وتخرج من أنهار ملئت بالأسماك وأشجار سرو مليئة بالأسماك طيور من جميع الأشكال
    Tortu, moloz, koca kayalar ağaçlar, mamutlar... Her şey. Open Subtitles من صخور ضخمة ، وأشجار وأفيال الماموث ، أيّ شيء
    Işıklı ağaç, kar yağmış süsü verilmiş ağaçlar var. Open Subtitles لدينا أشجار بأضواء مركبة فعلا وأشجار تبدو مغطاة بالثلج
    Jungle nedir bilir misin? ağaçlar, ağaçlar ve onların tepesinde yine ağaçlar. Open Subtitles هل تعرفين ماهي الغابه؟" "أشجار, أشجار وأشجار
    Güzel bulutlar, ağaçlar, kuşlar, falan filan. Open Subtitles غيومٌ جميلة, وأشجار, وطيور, إلخ.
    Dünyanın dört bir yanından gelen bitkiler ve ağaçlar gördük. Open Subtitles رأينا نباتات وأشجار من كل أنحاء العالم
    Görebildiğim bol bol kakao, portakal, ve limon ağaçları, şeker kamışı,tütün,ve muz. Open Subtitles وَجدتُ كميات عظيمةً من الكاكاو البرتقال، وأشجار ليمونِ، قصب السكر
    Yuva yaparlar, ve pisonya ağaçları yavrular için güvenli bir ortam sunar. Open Subtitles انهم يبنون الأعشاش، وأشجار البيسونيا توفر لصغارهم بحياة اقل خطورة الى حد ما فى بداية الحياة.
    6,07 dönüm içerisinde hurma ağaçları, bir bahçenin etrafını saran bu üretken böğürtlen çalılığı var ve ayrıca, Oakland şehrinin tam ortasında, merkezinde. TED مساحته 1.5 فدان من أشجار فاكهة الكاكا، وأشجار العليق المثمرة التي تدورُ الأفاعي حول حديقة الملكية المشتركة، وبالمناسبة، إنه تمامًا في وسط أوكلاند المتحضرة.
    - Bu siyah ejderha, ağaçlarla, lavla kaplanmış Open Subtitles ـ هذا تنين أسود، وأشجار تضطرم فيها الحمم.
    Tahta... Tahta ve ağaçlarla çevrili ve... Open Subtitles هناك خشب، خشب وأشجار و...
    Karşıdaki evin çimen, ağaç ve çiçekleri var. Open Subtitles -لدى المنزل عبر الشارع مرج وأشجار وأزهار
    Eski tanrılarına ve meşe ağaçlarına dua ettin mi? Open Subtitles وقمتِ بتقديم الصلوات إلى آلهتكِ القديمة وأشجار البلوط
    Eski tanrılarına ve meşe ağaçlarına dua ettin mi? Open Subtitles وقمتِ بتقديم الصلوات إلى آلهتكِ القديمة وأشجار البلوط؟
    Ship Bottom'da çam ağaçlarıyla çevrili araziye giderseniz... cesedi gömmüş olabileceği oldukça heybetli bir arsa görürsünüz. Open Subtitles .. إذا ذهبت لذلك المكان الذي اتصل منه .. وأشجار الصنوبر تلك المحيطة بذلك المكان سترى مساحات شاسعة للغاية
    Isınma derken, bayağı ısınmadan bahsediyorum, Kanada kadar kuzeyde ve Patagonya kadar güneyde timsahlar ve palmiye ağaçları gibi şeyler vardı. TED وعندما أقول حراري، فأنا أعني حراري بدرجة كبيرة، حيث وُجدت هناك أشياء مثل التماسيح وأشجار النخيل في أقصى الشمال مثل (كندا) وفي أقصى الجنوب مثل (باتاغونيا).

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more