| Live Oak'taki Bölge Savcısı'nı arar, neler olduğunu açıklarım. | Open Subtitles | سأتصل بالنائب العام في لايف اوك وأشرح له ما حدث. |
| Jiaying ile konuşup, neden geldiğini, yardım etmek istediğini açıklarım. | Open Subtitles | سأتكلم مع (جايينغ)، وأشرح لها لماذا أنتم قادمون، وأنكم فقط تريدون المساعدة. |
| - Ben telefon edip açıklarım. | Open Subtitles | -سأتصل به وأشرح له |
| Yani dedim kızımın aile birliği toplantısına gitmek ve okul yemek programındaki okul sütünde ne olduğunu açıklamak istesem, açıklayamaz mıyım? | Open Subtitles | وأشرح لهم ما بالحليب المدرسي في برنامج غداء المدرسة أنا لا أستطيع؟ لا يمكنك أبدا الكلام عن هذا في أي مكان. |
| açıklamak için biraz geriye gidelim, tüm hayatım boyunca istediğim tek şey yazar olmaktı. | TED | إذن أريد فقط أن أؤكد وأشرح لكم أن الشيء الوحيد الذي كنت أرغب فيه طوال حياتي هو أن أصبح كاتبة. |
| Yarın onu arar, her şeyi açıklarım. | Open Subtitles | -سأتصل به غدا، وأشرح كلّ شيء |
| Avdotya Romanovna ile sizin nezaretinizde buluşarak bu adamdan kendisine bir hayır gelmeyeceğini açıklamak ve özür dileyip, ayrılığı kolaylaştırmak için 10 bin ruble teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | إني أرغب الان أن ألتقي أفدوتيا رومانوفنا بحضورك وأشرح لها ما يمكن أن تتوقعه من السيد لوجين وأن التمس غفرانها, وأقدم إليها عشرة ألاف روبل, تسهيلا لرفضها لوجين |
| Bizzat bildirip, durumu açıklamak niyetindeydim. | Open Subtitles | انا نويت مخاطبتهم بنفسي وأشرح الوضع |
| Sadece seninle konuşmak istiyorum. açıklamak istiyorum. | Open Subtitles | صمتاً، أريد أن أتحدث إليكِ وأشرح لك |